Her halde dünyada bir hak vardır. Ve hak kuvvetin üstündedir. ( 1919 )
Bu memlekette hükümsüz vatandaş öldürülmez. Vatandaş ancak mahkeme kararıyla cezalandırılır. Devlet adamının böyle düşünmesi lâzımdır. ( 1919 )
Ancak hatalarını kabul edenler, affedilmeye lâyık olurlar. Çünkü, bunlar, hatalarını anlamış, pişman olmuş, bir daha aynı hatayı işlememeye karar vermiş kimselerdir. Fakat suçlarını saptırmaya ve savunmaya kalkışanlar, aynı yolda devam edecekler demektir ki, bunları hoş görüp affetmek kesinlikle uygun değildir.
Hükümet, memlekete kanunu egemen kılmak ve adaleti iyi dağıtmakla yükümlüdür. Bu nedenle adalet işi çok önemlidir... Adli siyasetimizde izlenecek amaç, öncelikle halkı yormaksızın süratle, isabetle, emniyetle adaleti dağıtmaktır. İkinci olarak toplumumuzun bütün dünya ile teması normal ve zorunludur.
Bunun için adalet seviyemizi bütün medeni toplumların adalet seviyesi derecesinde bulundurmak zorunluluğundayız. Bu hususları tatmin için mevcut kanun ve usullerimizi bu görüşle iyileştirmekte, canlandırmakta ve yenilemekteyiz; ve buna devam edeceğiz.
Devlet halinde teşkilatlanmış bir insan toplumu anayasasında, adalet kuvvetinin bağımsızlığının önemini açıklamaya gerek yoktur. Milletlern yargı hakkı bağımsızlığının birinci şartıdır. Adalet kuvveti bağımsız olmayan bir milletin devlet olarak varlığı kabul edilemez. ( 1920 )
Adalet gücü bağımsız olmayan bir milletin, devlet halinde varlığı kabul olunamaz. ( 1920 )
Herşey kanun yapmaktan ibaret değildir. Aksine herşey o kanunları uygulamak ve uygulattırmaktan ibarettir. Uygulayan, yerine getiren, daima karar verenden daha kuvvetlidir. ( 1920 )
Uzmanlarca bilinen bir gerçektir ki, kanun koyucular birtakım seçkin özelliklere sahip olmak mecburiyetindedirler. O özelliklerden birincisi şudur: Kanun teklif eden, kanun yapan, kanun koyan bir insan, insanlığın bütün hislerini, bütün ihtiraslarını herkesten daha çok anlar ve bilir. Fakat nefsini herkesten fazla ve tamamen, bütün kapsamı ile bunlardan ayırmak kudret ve kabiliyetine sahip olmalıdır. Bu seçkin özelliğe sahip olmayan insanlar, toplum için kanun yapmak hak ve yetkisinden men edilir. Kanunlar hislere dayanarak ve uyularak yapılamaz. ( 1921 )
Bizim milletimiz ve hükümetimiz adalet fikri ve adalet anlayışı konusunda hiçbir medeni milletten aşağı değildir. Belki tarih bu konuda yüksek olduğumuza tanıklık eder. Bu sebeple bizim de yürürlükteki adli yasalarımızın bütün medeni milletlerin yürürlükteki yasalarından eksik olması uygun değildir.
Mücadelelerimizin amaçladığı tam bağımsızlık kavramının adli bağımsızlığımızı da kapsaması doğaldır. Bu nedenle; her bağımsız devletin vazgeçilmez bir hakkı olan adaletin dağıtımı vazifesine kimseyi karıştıramayız. ( 1922 )
Günümüzdeki ilerlemeler milletlerin medeni ihtiyaçlarını genişletir, çoğaltır ve aydınlatır ve bu medeni ihtiyaçlar ile uyumlu olarak medeni hakların oluşmasını gerektirir. Her devletin ait olduğu toplumun medenileşme derecesiyle uyumlu, hukuki hükümleri vardır. Dünyada mevcut tüm medeni devletlerin medeni kanunları hemen hemen birbirinin benzeridir. ( 1922 )
Adli siyasetimizin temel esası, zamanın değişmesi ile hükümlerin de değişmesi gerçeğinin inkar edilmez olduğu kuralıdır. ( 1922 )
Hâkimlerin ve adliye mensuplarının hizmetlerinin şerefiyle orantılı üstün liyakate malik bulunmaları adliyemizin ruhu ölçüsündedir. ( 1922 )
Bizim milletimizin adalet hususundaki derecesi hiçbir zaman diğer milletlerden aşağı kalmamıştır. Adaleti belki onlardan daha iyi sağlamıştır. Biz en gelişmiş ve medeni devletin kanunlarına eşit ve benzer kanunlar yapabiliriz. Eski ihtiyaçlara göre yapılmış şeyleri, ihtiyaç arttıkça yenilemek lazımdır. ( 1923 )
Kanun Millet Meclisi'nden çıkar. Millet en doğru bir meclisle temsil edilir!..
Program ve prensip sahibi partilerin etkisi önemlidir. Doğal olarak Meclis'te bulunan partiler, kanunları kendi progamları, fikirleri doğrultusunda çıkarmak isteyeceklerdir... Kanun çıkarırken görüşme çeşitli programların, düşüncelerin, görüşlerin çarpışması halinde olacaktır. Meclis'te çoğunluğu sağlamış olan partinin belirli görüşleri yürür...
Meclis kanunları, Bakanlar Kurulu ve bünyesindeki Adalet Bakanlığı aracılığı ile uygular. ( 1923 )
Kanunlarımız milli ihtiyaçlara ve hukuk ilminin esinlemelerine göre yeni baştan düzeltilecek ve tanımlanacaktır.
Bütün kanunlarımızın düzenlenmesinde, her çeşit teşkilatta milli egemenlik esasları içinde hareket edilecektir. ( 1923 )
Adliyenin yeniden düzenlenme ve teşkilatlanmasına verdiğimiz önemi, nasıl ifade etsek azdır... Önemli olan nokta; adliye anlayışımızı, adli kanunlarımızı, adli teşkilatımızı, bizi şimdiye kadar şuurlu, şuursuz etki altında bulunduran, çağın gereklerine uymayan bağlaradan bir an önce kurtarmaktır. Millet, her gelişmiş memlekette olan adli ilerlemenin memleketin ihtiyaçlarına uygun olan esaslarını istiyor. Millet; süratli ve kesin adaleti sağlayan medeni usulleri istiyor. Milletin arzu ve ihtiyacına bağlı olarak adliyemizde her türlü etkilerden cesaretle silkinmek ve hızla ilerlemeye atılmakta asla tereddüt etmemek lazımdır. Medeni Hukuk'ta, Aile Hukuku'nda takip edeceimiz yol ancak medeniyet yolu olacaktır. Hukukta işleri oluruna bırakmak ve hurafelere bağlılık; milletlerin uyanmalarını engelleyen en ağır bir kabustur. Türk Milleti, üzerinde kâbus bulunduramaz. ( 1924 )
Tamamen yeni kanunlar meydana getirerek eski hukuk esaslarını kökünden kaldırmak teşebbüsündeyiz. Ve yeni hukuk esasları ile alfabesinden eğitime başlayacak yeni bir hukuk neslini yetiştirmek için bu müesseseleri açıyoruz. Bütün bu yaptıklarımızda dayanağımız milletin beceri ve yeteneği ve kesin iradesidir. Bu teşebbüslerde arkadaşlarımız, yeni hukuku, bizimle beraber, bahsettiğim anlamda anlaşmış olan seçkin hukukçularımızdır. ( 1925 )
Bugünün ihtiyaçlarına uygun kanun yapmak ve onu iyi uygulamak refah ve ilerleme sebeplerinin en önemlilerindendir. ( 1925 )
Adalet, bir devletin esası olduğuna göre, mahkemelerin söz ile değil, gerçekten tarafsızlığını sağlamak her işin başında gelmelidir. Hak sahiplerine zorluk çıkarmak, resmi dairelerde işlerini takip eden kimseleri bugün git, yarın gel diye birtakım zorluklara uğratmak, hükümet otoritesi maskesi altında halkı ezercesine davranmak, uygun olmayan işlemlere kalkışmak gibi durumlar kesinlikle önlenmelidir. ( 1930 )
Hakimler, hem vatandaşların hürriyetini düşünmeli, hem de devlet otoritesinin güçlü kalmasına dikkat ve riayet etmelidir. ( 1931 )
Hukuki hükümler zaman ve ortmaın içinde toplumların uğradıkları değişikliklere göre değiştiklerinden, ondört yüzyıl önceki zamanın ve ortamın ihtiyacına göre lüzumlu ve yeterli görülmüş olan esaslar yerine, bugün birçok çeşitli kanunlar ve usuller konulması zorunluluğu görülmüştür. Bunlar bile kalıcı olmayıp zamanla değişmeye mahkumdurlar. ( 1933 )
Biz, yurt emniyeti içinde kişilerin emniyetini de layık olduğu derecede gözönünde tutarız. Bu emniyet, Türkiye Cumhuriyeti Kanunları'nın, Türk Hakimleri'nin garantisi altında, en ileri şekilde mevcuttur... Adalet örgütümüzün ve kanunlarımızın, daima bu yönden incelemelerle, Türkiye'nin dinamik hayatına, tam uygunlukları sağlanmalıdır... Güvenlik ve adalet işleri ile ilgili usullerde ve kanunlarda, kolaylık, çabukluk, açıklık ve kesinlik esas olmalıdır. ( 1937 )