Giriş
Ömer Engin LÜTEM*
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Ermeni sorununun tarihsel anlamı Osmanlı İmparatorluğu’ndan alınacak topraklar üzerinde bağımsız bir Ermenistan kurulması girişimleri ile Osmanlı idaresinin bunlara karşı çıkmasının oluşturduğu anlaşmazlık ve çatışmalardır. 1920 yılında Ermenistan’ın Türk güçlerine yenilmesinden sonra Türkiye- Ermenistan sınırının 1921 yılında imzalanan Moskova ve Kars Antlaşmaları’yla saptanması toprak talebi sorununu çözümlemiştir. Yeni Türk devletinin diğer ülkelerce tanınmasını sağlayan ve bu devletin uluslararası yükümlülüklerini saptayan Lozan Antlaşması’nın Ermenistan ve Ermenilere ait bir hüküm içermemesinin sonucu olarak Ermeni meselesi hukuken sona ermiştir.
İkinci Dünya Savaşını izleyen yıllarda Ermeni milliyetçiliğinin tekrar canlanması, diğer yandan aynı dönemde Ermenilerin göç ettikleri ülkelerde asimilasyonun artması Ermeni benliğinin korunması sorunu yaratmış ve buna çare olarak da, Yahudi Holokostundan esinlenerek, Türklerin, 1915 sevk ve iskanı sırasında, Ermenilere soykırım uyguladıkları iddiası ortaya atılmıştır. Ermeni kiliselerinin, siyasi partilerini ve hayır derneklerinin desteklediği bu iddianın diaspora Ermenileri tarafından benimsenmesi onların Türk ve Türkiye düşmanlığı etrafında birleşmesine ve bunun sonucu olarak da Ermeni benliğinin nefret temelinde korunmasına yol açmıştır.
Milliyetçi akımlarla beslenen bu nefretin sonucu Ermeni terörüdür. Bu terör, Türk Devletini temsil ettikleri için Türk diplomatlarını hedef almış ancak on yıl kadar sonra Türk olmayanlara da zarar vermeye başlayınca, ilham ve finanse edenler tarafından durdurulmuştur. Ne var ki terör Ermenilerin soykırım iddialarının yayılmasına hizmet etmiş ve bunun sonucu olarak da bazı ülke parlamentoları da bu iddiaları kabul eden kararlar almaya başlamışlardır. Gerek terör hareketleri gerek parlamentoların söz konusu kararları, Türkiye için yeni bir Ermeni sorunu yaratmıştır.
Bu yeni Ermeni sorunu Türkiye Devletine Ermenilerin soykırıma uğratıldıklarını kabul ettirmeyi amaçlamaktadır. Bunu bir tazminat talebinin izleyeceği anlaşılmaktadır. Ermeni militanlarına göre tazminatın ödenmesini bazı toprak talepleri izleyecektir. Ancak şimdiye kadar hiçbir devlet parlamentosu Türkiye’nin Ermenilere toprak vermesi gerektiğini belirtmemiştir.
Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne katılması sürecinin Ermenilerin soykırım iddiasını kabul eden devletlerin sayısını arttırdığı görülmektedir. Ermeni “soykırımına” ilişkin olarak Avrupa Birliği organlarının farklı yaklaşımları vardır. Avrupa Parlamentosu Türkiye’nin Ermeni “soykırımını” tanımasının Avrupa Birliği’ne üye olmasının ön şartı olduğunu ileri sürerken müzakereleri yürütmekle görevli Avrupa Komisyonu ve Avrupa Konseyi (AB Devlet ve Hükümet Başkanları) aday ülkelerin uymakla yükümlü Olduğu Kopenhag kriterleri dikkate alarak, böyle bir tanımaya değinmemekte ancak Türkiye’nin Ermenistan ile olan ilişkilerini normalleştirmesini istemektedirler.
Görüldüğü üzere Ermeni sorunu yeniden Türkiye’nin dış politika gündemine girmiş ve burada önemli bir yer işgal etmiş bulunmaktadır.
Ermeni sorunun önemine ve güncelliğine rağmen ülkemizde uzmanlaşmış bazı kişiler dışında, tüm yönlerinin genelde bilinmediği, özellikle de ne gibi sonuçlar doğurabileceğinin pek anlaşılmadığı ve bu nedenle de konuya yaklaşımların farklı olduğu ve hatta, son yıllarda Ermeni görüşlerini olduğu gibi benimseyenlerin ortaya çıkmasının da gösterdiği gibi, vahim yanılgılara da düşüldüğü gözlenmektedir.
Ülkemizde genellikle Ermeni sorunun incelenmesi tarihi olayların anlatılması şeklinde yapılmaktadır. Ermeni sorununun temelinde bazı tarihi olayların kasten Türkiye aleyhine yorumlanması bulunduğundan o dönem tarihinin doğru bir şekilde bilinmesi bu konunun incelenmesi için ön koşul niteliğindedir. Ancak bu gün karşılaştığımız sorun sadece tarihi bir olayın aydınlatılması değildir. Bugün Türkiye’den, neredeyse bir asır önce vuku bulmuş bir olayı soykırım olarak tanıması, tazminat ödemesi ve sonrada, mümkün olursa, toprak vermesi istenmektedir. O itibarla tarihin yanında günümüz uluslararası ilişkilerinin, uluslararası hukukun ve özellikle soykırım hukukunun ve önemli bir etken olan Ermenilerin psikolojik durumunun da incelenmesi gerekmektedir.
Bu CD, Ermeni sorununun önem arz eden tüm yönleri hakkında okuyucularına bilgi vermek ve ilgili belgeleri onlara sunmak amacıyla hazırlanmıştır.
İncelenen birinci konu “Ermeni Sorununun Tarihsel Boyutu”dur. Bu başlık altında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi M. Serdar Palabıyık “Ermeni Sorununa Giriş: Başlangıcından Lozan Antlaşmasına kadar” yazısında bu sorunun Lozan’a kadar olan tarihçesini anlatmaktadır. Ermeni sorununa Lozan Barış Antlaşması ile nasıl son noktanın konduğu ise ASAM Başkanı E. Büyükelçi Gündüz Aktan’ın “Lozan Barış Antlaşması ve Ermeni Sorunu” yazısında ortaya konmaktadır. Lozan’dan sonra Ermeni sorunun geçirdiği evreler ise tarafımdan kaleme alınan “Lozan’dan Günümüze Ermeni Sorunu” başlıklı bir yazıda incelenmektedir. Bu bölüme ek olarak birçok belge konmuştur. Bunlar arasında Sevr Antlaşmasının ilgili maddeleri, Kars Antlaşması, Ermeni terörüne kurban giden şehitlerin listesi, Ermeni soykırım iddialarını tanıyan parlamentoların bu konudaki kararlarının metinleri, aynı konuda karar alan eyalet ve şehir meclislerinin listesi ve bazı ABD’nin başkanlarının 24 Nisan’da yayınladıkları mesajlar vardır. Bu bölüme, Osmanlı İmparatorluğu’nun taksimini, Ermenilerin Paris Barış Konferansına sundukları toprak taleplerini ve Sevr Antlaşması gereğince ABD Başkanı Wilson’un saptadığı sınırları gösteren üç harita eklenmiştir.
Ele alınan ikinci konu “Ermeni Sorununun Hukuksal Boyutu”dur. Soykırım hukuksal bir kavram olduğundan Ermenilerin bu konudaki iddialarının öncelikle hukuksal açıdan incelenmesi ve bu hususta da Türkiye ve Ermenistan dahil, yüzden fazla ülkenin taraf olduğu Birleşmiş Milletler’in 1948 tarihli Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesinin esas alınması gereklidir. Ermeni sorunu bakımından birinci derecede önem arz etmesine karşılık soykırım hukuku maalesef ülkemizde az incelenmiş olup bu konudaki boşluğun doldurulması için CD’de iki makale yer almaktadır: ASAM Başkanı E. Büyükelçi Gündüz Aktan’ın “Devletler Hukukuna Göre Ermeni Sorunu” ve ASAM Uluslararası Hukuk Danışmanı Doç. Dr. Sadi Çaycı’nın “Uluslararası Hukuk Açısından Ermeni Sorunu”. Ayrıca başta Birleşmiş Milletler’in yukarıda değindiğimiz Soykırım Sözleşmesi olmak üzere bu konudaki diğer anlaşma ve belgelerin metinleri de ek olarak verilmiştir.
Üçüncü konu “Türkiye ve Azerbaycan’ın Ermenistan ile Sorunları” başlığını taşımaktadır. Bu bölümde Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nden Doç. Dr. Kamer Kasım’ın Ermeni Sorunun Uluslararası ilişkiler Boyutu” başlığını taşıyan makalesinde, özetle, uluslararası alanda Ermeni toplumu ve Ermeni sorunundaki rolünü, Türkiye-Ermenistan İlişkilerini, bu konuda diyalog arayışlarını, Karabağ sorunun ana hatlarını, Ermeni iddiaları konusunda diğer devletlerin tutumunu incelemektedir. Ermenistan ile Azerbaycan arasında esas sorun olan ve Azerbaycan görüşlerini desteklediği için Türkiye için de özel bir önemi bulunan Karabağ sorunu da tarafımdan bu başlıkla yazılan bir makaleyle ayrıntılarıyla incelenmiştir. Bu bölüme Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin Karabağ sorunu konusunda 1993 yılında aldığı 822, 853, 874 ve 884 sayılı kararları ile Avrupa Konseyi Parlamenter Asamblesinin 25 Ocak 2005 tarihli ve 1416 sayılı kararlarının metinleriyle Ermeni İşgalindeki Azerbaycan topraklarını gösteren bir harita eklenmiştir.
IV. Bölüm Ermeni sorunun psikolojik boyutuna ayrılmış olup burada ASAM Siyaset Psikolojisi Uzmanı Uzm. Klinik Psikolog F. Sevinç Göral’ın “Türk-Ermeni Meselesi: Mağduriyet Psikolojisi ve Büyük Grup Kimliği” başlıklı yazısı yer almaktadır.
V. ve son bölüm ise bu konudaki diğer ilgili makalelere ayrılmış olup burada ASAM Başkanı E. Büyükelçi Gündüz Aktan’ın “Avrupa’da Irkçılığın Kökenleri başlıklı yazısı ile Prof. Justin McCarthy’nin “Bırakın Tarihçiler Karar Versin” ve “Ermeni İsyanları ve Osmanlılar” başlıklı yazıları bulunmaktadır.
Bu CD’nin Ermeni sorunu incelemek isteyenlere yararlı olması dileklerimiz ve saygılarımızla.
------------------------------------------------------------------------------------
* E. Büyükelçi, ASAM Ermeni Araştırmaları Enstitüsü Başkanı