Pazara Çıkan İplik

ABD'de yaşayan Prof. Sedat Sami, Türkiye'de Kemalizm'in köküne kibrit sunu ekenlerin ipliklerini pazara çıkarıyor.
'Sessiz Kapitülasyonlar' Atatürk'ün kurduğu, Kemalist Cumhuriyet'in nasıl bir saldırı karşısında olduğunu, tam okunmadan inanılması zor açıklıkla, ortaya koyuyor. Onun için bu konu üzerinde bir daha durmadan edemedim.

Türkçeye çevrilmesini bir kere daha dileyeceğim bu dokümanter özellikteki kitap, AKP iktidarının dört yıllık döneminde olup biten ibret-i âlem gelişmeleri tarihe dipnotu olarak bırakıyor.

Söz konusu olayları, gazetecilik gereği dikkatle izlediğimden, şimdi İngilizce öykülerini okurken yeni bir şey öğrenmediğimi hemen fark edemiyorum. Çünkü Kemalist Cumhuriyet'i, dejenere etmenin, adeta yok etmenin nasıl hedeflemiş olduğu başarıyla ifade edilirken öncelikle bir kâbus havası yaratılıyor. Bu havadan kurtulduğumda fark ediyorum ki, 'Bunlar bizim yaşadığımız, bildiğimiz olaylar'.

Bugünün medyasında, meslek dünyamızda, olup bitenler, en ince ayrıntılarına kadar, bir bilim adamı tarafından çok yakından izlenmiş. Sonra bir bütün içinde anlamlı yerlerine oturtulmuş. Ortaya, mütareke dönemindekine benzeyen, bir medya çıkmış. Kimin hangi çıkarların peşinde, kimlerle işbirliği yaptığı çıkmış.

Özel sektör çıkarlarıyla bütünleşmeler bir yana, Avrupa Birliği'nin Türkiye'de uygulamak istediği stratejiye alet olanların tartışılmaz uygulamaları, kısa fakat son derece vurucu şekilde yerlerini almışlar.

AB temsilcisi Karen Fogg'un elektronik haberleşme notlarının sergilediği medyanın kullanılma yöntemleri, AB'ye sonradan üye olan hiçbir ülkeye dayatılmayan koşulların Türkiye'ye nasıl kabul ettirilmek istendiği, şimdiye kadar hiç bu kadar etkili bir bütün olarak sergilenmemişti.

'AB, Türkiye'ye neleri kabul ettirmek istiyor? Bunun karşılığında ne veriyor?' işte konunun temelini oluşturan soru bu. Prof. Sedat Sami, ABD'ye yerleşmiş ama Türkiye'deki köklerinden kopmamış müthiş bir araştırmacı. Olayları inanılmaz ustalıkla, bir profesyonellerde bile kolay bulunmayan titizlikle, bilim adamı dikkatiyle izlemiş. Yoruma fazla yer vermeksizin, Atatürk'ün Cumhuriyeti'nin nereye doğru sürüklemekte olduğunu göstermiş.

Sözü fazla uzatmadan ve okuru, ortaya koyduğu elle tutulur verilerle, etkisi altına alarak.

Cumhuriyet'in temel vasıflarından biri, laiklik nasıl kemiriliyor? 'Ülkedeki azınlıkların hakları' denilerek ne yapılmak isteniyor? Bunlar bilmediğimiz konular değil.

Ama AB'nin istekleri siyasi İslamcılar ve PKK yanlısı kimi Kürt unsurların istekleriyle birleşince, en saf kafalarda bile soru işaretleri doğuruyor.

Cumhuriyet'in anayasal rejiminin, iç ve dış tehditlere karşı korunmasıyla görevlendirilmiş Türk Silahlı Kuvvetleri'ne yöneltilmiş planlı yıpratma, toplum nezdindeki büyük itibarını azaltma çabaları görülmeyecek, fark edilmeyecek şeyler mi?

Bu gayretler başarı kazandığında ülkede nasıl bir denge ortaya çıkacak?

Cumhuriyet'in temellerini kemirenler sadece, güncelliği hiç kaybolmayan irtica tehlikesini yaratanlar değil.

Brüksel'den beklenen AB raporunun ülkeye, hiçbir vaatte bulunmaksızın, dayatmak istediği koşulları kimseyi kaygılandırmıyor mu?

Türkiye'nin, birçok yönden karşı karşıya kaldığı, yaşamsal önemdeki tehdidi, ABD'den, bir Türk bilim adamı, vatanıyla irtibatını güçlendirip saptadığı bulgularıyla kimilerinin ipliklerini pazara çıkarıyor.

Prof. Sedat Sami'ye teşekkür etmek gerekiyor.