İngilizler (Anglosaksonlar)
Anglosakson Germen kavimlerinden Anglar, Sakslar ve Jutlar'a verilen isimdir. Bu milletler bu günkü İngiliz milletinin çekirdeğini meydana getirmişlerdir.
5. ve 6. yüzyıldan beri Almanya'dan göç ederek Britanya adalarının çeşitli bölgelerine yerleşmişler ve ayrı ayrı krallıklar kurmuşlardır. Bu krallıklar Kent, Sussex, Wessex, East, Anglia, Mercia ve Northumtna olmak üzere 7 tanedir. Sonunda Wessex kralı Egbert (802-839) diğerlerini hâkimiyeti altına alarak birliği sağlamıştır.
Wessex'lerin kurduğu bu hükûmetin esası Germen örf ve adetlerine dayanmakta, halk; asilzâdeler, hür çiftçiler, yarı hür olanlar ve kölelerden meydana gelmekteydi. Daha sonra aristokrat bir zümre gelişerek hâkimiyeti ele geçirmiştir.
Anglosaksonlar önceleri putperestken daha sonra Hristiyanlığı kabul etmişlerdir.
Anglosaksonlar İskandinavya'dan gelen Vikinglerle savaşmışlar, bunları yenerek siyasî bütünlüklerini korumuşlardır. Bu bütünlük Norman Prensi I. William tarafından (1066) adaların istilâsıyla son bulmuştur. Anglo-Saksonlar İngilizlerin dil, edebiyat, hukuk ve çeşitli âdetlerine tesir etmiştir.
Günümüzde Anglosaksonlar ortak adiyla anilan Angillar ve Saksonlar bugün Almanya olarak bilinen topraklarda yasayan Germen kavimleriydi. Ingiltere'yi IS 5. yüzyilda istila ettikleri sirada Roma ordusu Avrupa'da savasmak üzere Ingiltere'den çekiliyordu. Romalilar, Britonlar'i güneyden gelebilecek baska kabilelerin saldirilarina karsi korumalari için Angillar ile Saksonlar'a toprak verdiler. Ama daha sonra Angillar ve Saksonlar çok güçlendi ve Britonlar'i batida Galler ve Cornwall bölgelerinde yasamaya zorladilar. Ingiltere'de Anglosaksonlar'in egemenligi IS 5. yüzyildan Normandiya Dükü William'in (1028-87) 1066'da Ingiltere krali olmasina kadar sürdü.
Anglosaksonlar'in Yasam Biçimi
Anglosaksonlar agaç, kamis ve çamurdan yaptiklari tek odali, dikdörtgen biçimli evlerde yasarlardi. Evlerin duvarlarindaki ve çatidaki delikler, pencere ve baca islevleri görürdü. Odanin ortasinda yemek pisirmek ve isinmak için bir ates yanardi. Soylular daha büyük evlerde yasarlardi. Bu evlerden bazilarinin duvarlari altin iplikle dokunmus kumaslarla süslenirdi. Lord ve adamlari yemeklerini yedikten sonra masalar kaldirilir; ayni odada uyurlardi. Lord'un esi (Lady) ayri bir evde yasardi. Soylularin evlerinin çevresinde hizmetçi yatakhanesi, mutfak, ambar gibi yapilar da olurdu.
Anglosakson krallari ve soylulari basit bir yasam sürmelerine karsin, evlerinde gümüs kâse, kasik ve içki kupalari ile özenle yapilmis cam esyalar kullanirlardi. Siradan insanlarin kullandigi tencere, tava ve kâseler ise topraktan yapilirdi.
Anglosaksonlar'in giysileri yünlü kumastandi. Erkekler ceket, uzun pantolon ve pelerin, bazen de dize kadar uzanan tunikler giyerlerdi. Krallarin kemer tokalari altin ya da gümüstendi. Pelerinler büyük broslarla tutturulurdu. Uzun tunikler giyen, omuzlarina pelerin alan kadinlar kiyafetlerini cam ya da amber boncuklardan yapilmis kolyeler, bronz bilezikler, yüzük ve broslarla tamamlarlardi.
Anglosaksonlar'in baslica geçim kaynagi hayvancilik ve tarimsal üretimdi. Yiyecekler balla tatlandirildigi için aricilik çok gelismisti. Köylüler vergilerini Lordlar'ina ürün ve hayvan olarak öderlerdi. Bir köyün kirasi birkaç öküz, koyun, kaz, tavuk, fiçilarla bira, bal, tahil, peynir ve yagdan olusabilirdi.
Meclisler, Yasalar ve Savaslar
Anglosakson krali halkini, tek görevi savasmak olan soylulari topladigi meclise danisarak yönetirdi. Ama meclisin önerilerine uymak zorunda degildi. Anglosakson hukukunda iki gelenege büyük önem verilirdi. Bunlardan birincisi, köylülerin krala ve soylu Lordlar'a mutlak bagliligi, buna karsilik Lordlar'in onlari baska Lordlar'a karsi korumasiydi. Ayrica Lordlar'in kendilerine bagli köylüleri dogrudan yargilama ve cezalandirma haklari vardi. Ikinci gelenek ise, aile üyeleri ve akrabalarin dayanisma ve yardimlasmasiydi. Akrabasini öldürmek, bir insanin isleyebilecegi en büyük suç sayilirdi. Birini öldüren kimse, ölenin akrabalarina tazminat öderdi. Bu tazminatin miktari, ölenin toplumsal konumuna ya da soylu olup olmamasina bagli olarak belirlenirdi.
Savasmak kral ve soylularin isiydi. Köylülerin savaslar sirasindaki isi ise siper kazmak, köprü yapmak, malzeme ve cephane tasimakti. Anglosaksonlar'in baslica silahlari kiliç ve mizrakti. Kendilerini korumak için kalkan kullanir, migfer ve zincirden yapilmis zirh giyerlerdi. Kiliç kabzalari, migfer ve kalkanlar güzel oymalarla süslenirdi.
Dinler
Anglosaksonlar Ingiltere'ye ilk geldiklerinde putperesttiler. Ingilizce'de bazi günlerin adlari bu tanrilarin adlarindan gelmedir.
597'de papa, Augustinus önderliginde bir grup misyoneri Roma'dan Ingiltere'ye gönderdi. Augustinus ve 40 din adami Kent'e ulastilar. Kent krali Canterbury'deki Britonlar'dan kalma eski kiliseyi yeniden yapmalarina izin verdi. Bir süre sonra, Iskoçya kiyilarindaki bir adadan da Hiristiyan misyonerler geldi. Misyonerlerin çabalariyla Hiristiyan dini yavas yavas ülkenin her yanina yayildi. Yeni kiliseler ve manastirlar kuruldu.
Kesisler bilgili kisilerdi. Oysa halkin çogunlugu okuma yazma bilmiyordu. Manastir okullarinda kesis olacak erkek çocuklar yetistirilirdi. Bilgin kesisler içinde en ünlülerinden biri Aziz Bede'dir. IS 8. yüzyilda, aralarinda Ingiliz halkinin tarihinin de bulundugu pek çok kitap yazmistir. Din adamlari kitaplarini Latince yazarlardi. Anglosaksonlar'in kendi ulusal dilleriyle söylenmis siirler ise kusaklar boyu agizdan agiza aktarilarak yasamistir. Krallar ve soylular ziyafet sofralarinda halk ozanlarindan, kahramanlik öykülerini siir ya da sarki biçiminde dile getirmelerini isterlerdi.