Etrüskler
Etrüsklerin tarihi ile ilgili onlar tarafından yazılan metinlerin olmayışı ve Roma döneminde yazılanların da çoğunun kaybolmuş olması Etrüskler hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olunmasını engellemektir
Aslında Etrüsklerle ilgili gizem daha Etrüsklerin adından başlıyor . Etrüsklerin kendilerine Rasena demelerine rağmen Romalılar onları Tusci ya da Etrusci , Grekler de Tyrhennes diye adlandırıyorlar.
Etrüsklerin yaşadığı ve Etruria adı verilen bölge Orta İtalya da kuzeyden güneye 250 km. , Doğuda batıya da 150 km tutan bir yerdi.
Etrüsklerin buraya nereden gelip yerleştikleri bilinmiyor. Bu konuda değişik varsayımlar var .
Bunlardan birincisi Etrüsklerin İtalya kökenli ve Villanova kültürünün devamı oldukları . Bu tezin savunucuları , haklı olarak , Etrüsk kültürünün erken dönemleri ile Villanova kültürünün son dönemleri arasındaki benzerliğe dikkat çekiyorlar.
Fakat burada dikkat çekici olan Etrüsk uygarlığının gelişim evrelerini çok hızlı yaşayıp bir anda ortaya çıkması.
En çok kabul gören görüş Etrüsklerin buraya sonradan yerleştikleri. Fakat Etrüsklerin nereden geldikleri konusunda bugüne kadar fikir birliğine varılabilmiş değil. Bu konuda ilk fikir beyan edenlerden biri de Herodotos tur ve Etrüsklerin aslında kıtlıktan kaçıp yeni yerler bulmak üzere Etruria ya göç eden Lydia lılar olduklarını söyler :
Kendileri anlatırlar ki , bugün gerek kendi ülkelerinde , gerekse de Yunanlılarda oynanan oyunları türetenler de kendileridir ve bu Etruria nın koloni haline getirildiği zamana rastlar ; bakınız ne anlatıyorlar bu konuda . Manes oğlu Atys zamanında kıyıcı bir kıtlık sarmıştı bütün Lydia yı . Bir süre dişlerini sıktılar Lydia lılar , sonra kıtlık sürüp gittiği için , çareler aradılar , her biri kendince bir çare sürdüler ileriye . Bu oyunlar , zar , aşık (kemiği) ve top oyunları ,tavladan gayri , hepsi o zaman ortaya çıkmıştır; zira Lydia lılar tavlayı biz bulduk demiyorlar. Bunları bulduktan sonra bakınız ne yapıyorlardı açlıklarını bastırmak için ; yiyecek peşinde koşmayı unutmak için , iki günün birini oyuna veriyorlardı; ertesi gün oyunu bırakıp yemek yiyorlardı. On sekiz yıl boyunca böyle yaşadılar. Ama kötülük , azalacağı yerde kırımını büsbütün arttırınca kral Lydia lıları ikiye ayırdı , Kim kalacak , kim gidecek kur a çekilsin dedi , kaderin kalmak üzere ayırdıkları gene kendi hükmü altında bulunacaktı. göç edecek olanlara da oğlunu veriyordu kral olarak , ki adı Tyrsenos du. Böylece ülkeden çıkmak için üzere ayrılmış olanlar İzmir e indiler , orada gemiler edindiler , işlerine yarayacak şeyleri yüklediler , bir yurt ve yaşama çaresi peşinde kıyı kıyı dolanıp sonunda Umbria ya yanaştıkları güne kadar denizlerde gezdiler ; orada kentler kurdular ve torunları bugün de orada oturmaktadırlar. Lydia lı adını değiştirdiler, kendilerini yola çıkaran kral adını aldılar ; yeni adları olan Tyrsen ler sözünü onun adına göre üretmişlerdir.
Herodotos bunları MÖ beşinci yüzyılda yazmıştır. Ondan sonra gelenler için de de bu görüşü benimseyenler çoğunluktadır. Aslında günümüzde de Etrüskler in Anadolu dan göçtükleri tezi çok yandaş toplamaktadır.
Etrüsklerin Anadolu dan göçtükleri tezini savunanların gösterdikleri en önemli kanıt Lemnos ( Limni ) mezar stelidir. Etrüsklerin göçünün Herodotos un anlattığı gibi olduğunu kabul edersek , aynı kavimden başka toplulukların da Anadolu da kaldığını da kabul etmemiz gerekir. ( Bunların mutlaka Lydia lılar olması gerekmez.) Antik kaynaklarda adı geçen Tyrrhen lerin bu geride kalan topluluk olduğu düşünülmektedir. Tyrrhen ler Lemnos Adası nı da zaptetmişlerdir. 1885 yılında Limni adasında , Kaminia köyünde bulunan bir mezar steli bir anda dikkatleri bu teoriye çekmiştir. Stelin üzerinde bir savaşçı resmi ile Etrüsk yazısına çok benzeyen bir yazı bulunuyordu. Bu stel MÖ yedinci yüzyıla tarihleniyordu ve adanın Atina lılar tarafından MÖ 510 senesindeki zaptından çok önce idi. Bunun dışında Etrüskler in ölü gömme adetleri (Örneğin ahşap odalar) , toplumsal hayatları (Örneğin kadına verdikleri önem) ve sanatları Anadolu daki başka toplulukları hatırlatmaktadır.
Etrüsklerin Kuzey den geldikleri , Hint-Avrupa lı bir kavim oldukları yolunda teoriler de olmasına rağmen çok fazla yandaş bulamamışlardır.
Etrüskler hakkında bir ilginç tez de Etrüsklerin Türk oldukları yolundadır. Atatürk ün tarih tezi doğrultusunda Etrüsklerin de Etiler ve Sümerler gibi Türk kökenli olduklarına inanılmıştır. Atatürk ün nezaretinde yazılan Türk Tarihinin Ana Hatları adlı kitapta bu konuya da değinilir :
Özet şudur : Etrüskler , Türsenler , Türkalar Ege adalarında , Anadolu da önceden oturmuş kavimlerdir. Bunlara Akalar , Ekeler , Etiler denildiğini biliyoruz. Bu kavimlerin Türk kökenli oldukları ise daha önceden belirtilmiştir.
Adile Ayda da babası , Atatürk ün yakın çevresinden Sadri Maksudî nin yolundan giderek Etrüskler in Türk oldukları yolunda pek de yabana atılmayacak deliller sunar. Buna göre Latin dilinde etimolojisi açıklanamayan bir çok sözcük de Türkçe den gelmektedir.
Bu arada Tyrrhen sözcüğü Yunanca da Turrhnoi şeklinde yazılır ve h nın eskiden a sesi verdiğini hesaba katarak Turan adı ile bir ilişki düşünebiliriz.
(bknz:
http://www12.gazetevatan.com/vatanincs/yorumlistesi.asp?Newsid=122171 )
ETRÜSK TARİHİNİN KAYNAKLARI
Etrüsk Tarihi ile uğraşacakların önündeki en büyük zorluk Etrüskler den bize kalan belgelerin yok denecek kadar az olmasıdır. Bu yüzden Etrüskleri ilişkili oldukları halklarla , Yunanlılarla , Kartacalılarla ve Romalılarla olan ilişkileri çerçevesinde Grek ve Romalı yazarların gözü ile tanıyabiliyoruz. İlk Çağ da Etrüskler için yazılmış kitapların bir çoğunun da günümüze ulaşmadığı hesaba katılınca iş daha da zorlaşmaktadır.
Etrüskler hakkında elimizdeki ilk kaynaklardan biri yukarıda da aktardığımız bölüm ile ünlü tarihçi Herodotos tur. Daha önce de gördüğümüz gibi Herodotos Etrüskler in kökenini Lydia lılara bağlamaktadır. Herodotos tan sonra gelen antik yazarların hemen hemen hepsi de Herodotos un tezini desteklemişlerdir.
Herodotos tan hemen hemen beş yüzyıl sonra , Halikarnassos lu Dionisios bu teze karşı çıkar ve Lydia dili ile Toscan dili arasında benzerlik olmadığını ve Etrüsklerin buranın yerli halkı olduğunu iddia eder.
Roma Döneminde Etrüskler konusu ile ilgilenenlerin arasında Nigidius Figidus u, Varron u ve Çiçero yu görebiliyoruz. Roma İmparatorluğu döneminde bu konu ile layığı ile ilgilenen ve büyük bir eser veren ise ünlü imparator Claudius tur. İmparator olmadan önce yirmi beş ciltlik Tyrrhenika adlı eseri Etrüsk tarihi üstünedir. Claudius un çeşitli kaynaklara ilk elden ulaştığını ve onun döneminde Etrüsk dilinin hala konuşulduğunu düşünürsek bu eser kaybolmasa idi elimizdeki en önemli kaynak olacağından kuşku yoktur.
Orta Çağ boyunca bu konuda çalışmalar yok denecek kadar azdır . Orta Çağın sonunda , 1498 de bir Dominiken olan Annio de Viterbe tarafından yazılan Antiquitatum Variarum Volumina XVII de Etrüskler ve kitabeleri hakkında bilgi verilmektedir. De Viterbe burada Etrüsk yazılarını İbrani ce yardımı ile okumaya çalışmıştır.
Rönesans aydınları Etrüskler hakkında bilgi sahibi olmuş olsalar da ( Örneğin Michael Angelo Etrüsk tümülüslerini ziyaret etmiş ve buradaki figürlerden etkilenerek eserlerinde kullanmıştır. ) bu konu üzerine eğilmemişlerdir.Etrüskler hakkında elimizdeki ilk ciddi araştırma , on yedinci yüzyılda bir İskoç baron olan Thomas Dempster tarafından De Etruria Regali Libri Septem dir. 1616 - 1619 yılları arasında yazılan bu eser ancak yazarının ölümünden bir asır sonra basılabilmiştir.
Etruria da ilk sistemli kazıların yapılmaya başladığı 1828 yılına kadar sürede Etrüskler hakkında coşkulu fakat dağınık çalışmalar yapılmıştır.
1830 - 1870 yılları arasında yapılan kazılarda ise bugün mevcut koleksiyonlarda bulunan bir çok eser gün ışığına çıkmıştır. 1870 - 1880 yılları arasında çalışmalar daha teknik bir hal almış ve modern Etrüsk arkeolojisinin doğuşu gerçekleşmiştir.
Bugün Etrüskler hakkında en büyük bilgi kaynağımız modern arkeolojinin verileridir. Toscana bölgesi hava arkeolojisinin en iyi uygulandığı yerlerden biri olarak geçer. Yapılan kazıların yakın gelecekte Etrüsk dili ve Etrüsklerin kökeni hakkında bir çok soruyu yanıtlayacağı umulmaktadır.