HEPAR - DENİZLİ Anadolu Kartalları Çalışma Grubu Benim İçin Büyük Ortadoğu Projesi (BOP). Eşbaşkanının Damat Ferit'ten Hiçbir Farkı Yoktur.... KemalistKartal |
|
| Çerkesler | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Admin Admin
Mesaj Sayısı : 668 Kayıt tarihi : 14/11/08 Yaş : 36 Nerden : Denizli
| Konu: Çerkesler Ptsi Kas. 17, 2008 6:08 pm | |
| Çerkesler Çerkesler , Kafkas Dağları'nın kuzeybatı eteklerinde, Kuban Irmağı ile güneyde Bzıb (Psıb) ırmakları arasındaki Karadeniz kıyılarında, doğuda Kuban ile Terek ırmakları güney havzalarını kapsayan büyük bir alanda oturmuş olan halktır. Okunma: 137 | Tarih: 9 Şubat 2008, 23:34:49 ÇERKESLER İnsan ırkının 300 bin yıl önce ortaya çıktığı ülke, hemen tüm dünya dillerinde yer alan, ulaşılmaz, gizemli, atlas renkli, düşler, mutluluklar ve büyük acıların yaşandığı ülke; Çerkes boylarının kutsal ata yurdu; doğudan batıya, kuzeyden güneye, binlerce yıldır toplumların, uygarlıkların geçtiği tarih kavimleri kapısı...
Kafkasya, değişik etnik kökenli toplumların bir arada barındığı bir bölgedir. İnsan ırkının 300 bin yıl once Kuzeybatı Kafkasya'da ortaya çıktığı savının detaylarına inince, Kuzeybatı Kafkasya'da türeyen insan soyunun öncelikle yakın çevreye, Transkafkasya'ya, kuzey-doğuya ve güney-batıya yayıldıkları görülmektedir. Bu savları bir dereceye kadar dogrulayan bulgular ve kanıtlar vardır. Nitekim, şimdi Krasnodar toprakları içerisinde, Karadeniz kıyıları boyunca çok sayıda palaeolitik yerleşim alanları bulunmuştur. Bunlara ilk yerleşen insanların avcı ve besin toplayıcısı oldukları anlaşılmaktadır.
İnsanoğlunun besin toplayıcı olan ekonomik yapısından, üretim ekonomisine, hayvancılık ve tarıma geçişine kadar binlerce yıl geçmiştir. Bu dönemde üretim araçlarının halen taş ve kemikten yapılmıs olmasına karşın, güçlü bir anaerkil toplum düzeninin de olduğunu biliyoruz. Anaerkil toplum düzeni sürecinin başlangıcında metal henüz bilinmemektedir. Yüzlerce yiı sonra metalle tanışan insanoglu, ilk olarak bakır ve tunçu kullanmaya baslamıştır. Ancak altın, daha çok dekoratif amaçlarla ve takı eşyası üretiminde kullanılmıştır.
Kuzeybatı Kafkasya erken metal çağına M.Ö. 3000 yıllarında, baska bir deyişle, günümüzden 5000 yıl önce ulaşmıştır. Bu dönem yaklaşık olarak, mezar alanları üzerinde mezar tümseklerinin ortaya çıktıgı döneme denk gelmektedir. Arkeologlar, bu dönemde bu bölgede yaşayan insanları ilginç bir sınıflamaya tutmuslardir: Kaya mezar - Katakomp mezar toplumları ve ahşap mezar kabileleri gibi. Baska bir sınıflama, yaşanan topraklara ve bolgelere göre yapılmaktadır. Maykop (Miyekuape) ya da Kuzey Kafkasya boyları sınıflamasının olması gibi.
Anılan mezar örnekleri Krasnodar'da ve özellikle Adigey Cumhuriyeti baskenti olan Maykop'daki müzede sergilenmektedir. Bu maket mezarlarda, mezarların açıldığı andaki durumları, ölülerin gömülüş biçimleri, mezardan çıkan eşyaların özellikleri detaylı bir biçimde belirtilmektedir. Bu mezarları bırakan insanların genelde uğraş alanı hayvancılıktır. Ancak, toprağı işlemeyi de bir ek iş olarak yaptıklari anlaşılmaktadır.
Kuzeybati Kafkasya'nın dağlık bölgelerinde ve Karadeniz kıyılarında ortaya çıkan Dolmen Kültürü, adını alışılmadık neolitik oda mezarlar ya da kayalarda oyulmus mezarlardan almıştır. Kuzeybatı Kafkasya Dolmelerinin geçmisi, M.Ö. 2000’in ortalarından son çeyreğine kadar olan döneme rastlamaktadır. Bu mezarlar, Kuban nehrinin sağ yakasında yer alan bozkır hattındakı kuyu-mezar kültürü topluluklarına ait mezar tepeleri ile yaşıttır. Orada ölüler üzerleri kereste ile kapatılan çukurlara gömülürdü. Bu mezarlar genellikle eşya bakımından çağdışı olan diğer mezarlara göre fakir olmalarına karşın, ölünün kimi zaman dört tekerlekli bir araba ile gömüldüğü de olurdu. Bu mezarlarda altın küpeler dışında metal eşyaya çok az rastlanmıstır.
M.Ö. 3000'de Kuban nehrinin güneyinde Maykop Kültürü doğup gelişmiştir. Bu kültür, giderek etkilerini doğuda Dağistan'a, batıda Novorosissk ve Taman topraklarına dek hissettirmiştir. Bu kültürün en parlak döneminde demir dışındaki tüm metallerin işlendiği anlaşılmaktadır. Bu dönemde Maykop kültürü içerisinde çarklı çömlek tezgahının kullanıldığı anlaşılmaktadır. Uygarlığın özellikleri yakın-doğu ve özellikle Mezopotomya uygarlığı havasını vermektedir. Bu denli erken bir dönemde çömlekçi çarkının bulunmasını, Mezopotomya uygarlığının etkisi olarak değerlendiren araştırmacıar da vardır. Ancak, bu yaklaşım çok gerçekçi değildir. Maykop kültüründe ölüler çok zengin altın ve gümüş eşyalarla dolu mezarlara gömülmektedir. Bu mezar tepeleri içerisinde söz konusu kültüre adını veren Maykop Mezar Tepesi her yönü ile diğer mezar tepelerinden farklıdır.
Günümüzden 4000 yıl önce, M.Ö. 2000'in ilk yarısında, antik Kuzey Kafkasya kültürünün ilk bulguları, Katakomp mezar kabilesinin kültürel ve tarihsel değerleri Kuban steplerine doğru yayılmıştır. Bu kültür diğer Kuzey Kafkasya kabileleri ile yakın bir ilişkiye girmiş ve bu ilişki sonucu kabileler giderek nehrin diğer yakasına sürülmüşlerdir. Bu yer değişikliği ile ilgili olarak bu bölgelere yabancı kabileler kendi ölü gömme yöntemlerini de getirmislerdir. Bu kabilelerin ölülerini, altını açık bıraktıkları çukurun yan tarafına gömerek üzerlerini büyük bir toprak tepecik ile örttiklerini görmekteyiz. Bu döneme ait mezar bölgelerinde çok sayıda metal eşyaya rastlanmıstır. Son yıllarda bu bölgelerde ahşap mezar kültürüne ilişkin ve geçmişi M.Ö. 2000 yıllarının sonlarına uzanan mezarlar bulunmustur. Kuzay Kafkasya'da kabile gelişiminin son aşaması olan Tunç çağı, burada bulunan metal işleme sahasının varlığı ile karakterize olmaktadır. Bakır cevherinin çıkarılıp eritildiği, alaşımlarından, özellikle tunçtan çesitli eşyaların yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu dönemin sonu, demirin ortaya çıkışının tanığı ve yeni bir çağın habercisi olmuştur.
Kuzeybatı Kafkasya'da demir M.Ö. 8.yüzyıldan bu yana bilinmektedir. Engels'e göre demir cevherinin eritilerek demir elde edilmesi, "demir kılıç ile birlikte saban demiri ve balta demiri" dönemini başlatmmıştır. Tarihte devrim yaratma işlevi üstlenen, tüm hammaddelerin sonuncusu ve en önemlisi olan demir insanlığın hizmetine bu çağlarda girmiştir. Demir geniş alanlarda tarım yapmayı ve ormanların temizlenerek tarıma elverişli duruma getirilmesini sağlamıştır. Demir insanoğluna, tasın ve diğer metallerin hiçbirisinin dayanamayacağı sertlik ve keskinlikle araç ve gereçler bağışlamıştır. Demirin tarım araçları haline dönüşmesi, yavaş yavaş besin toplayıcı toplumdan hayvancılık ve tarıma dayalı topluma geçişi sağlamıştır. Bu geçiş, erkek gücüne gereksinim duyduğu için toplumda erkeğin işlevinin ve saygınlığının artmasını da getirerek babaerkil toplum düzeninin de habercisi olmustur.
Üretici güçlerin ve aletlerin gelişmesi hayvancılığı belli ölçüde önemsizleştirmiştir. Daha sonra bu yörelere yerleşenler, yerleşik düzene geçenler, kendi yaşam biçimlerini, topraği işleme yöntemlerini geliştirerek, toprağin sabanla işlendiği daha gelişmiş bir dönemi başlatmış, aynı zamanda sosyal değişimler de yaşatmıştır. Daha gelişmiş bir ekonomi, servetin belirli ailelerde toplanmasını ve zamanla bu ailelerin bir klan aristokrasisi çevresinde toplanarak topluluğun diğer kesimlerinin kendilerine bağlanması sonucunu getirmiştir. Bu dönemde ayrıca geniş kabile birliklerinin biçimlendiği, belirgin hale geldigi dönemdir.
Kabile birliklerinin biçimlendiği bu dönemde, bugünkü Çerkes boylarının ataları olan Meot, Sind, Zikhi, Kerket, Pses, Henioch, Zanig ve daha başka boylar bu tarihten başlayarak maddi ve kültürel gelişimlerini, daha baska bir deyimle etnik bütünleşmeyi tamamlamaya başlamıştır.
Bugünkü Kuzey Kafkasya'nın otokton halkı olan Çerkes boyları, kimilerinin savundugu gibi Sami ırkından olmayıp, Orta Dogu'dan kuzeye göç etmemiştir. Tarihin hiçbir çağında sıcak denizlerden, sıcak iklimlerden kuzeye, daha soğuk bölgelere hiç bir göçe rastlanmaz. Başka bir deyişle, İslam dininin etkisi ile Kavm-i Necip olarak anılmaya başlanan Arap halkı ile ya da Sami ırkı ile Kuzey Kafkasya boylarının hiç bir ilgisi bulunmamaktadır.
Dogudan kaynaklanan kimi stilize motiflerin ya da eşyaların benzeşimini dayanak olarak gösteren, Çerkeslerin kökenini Orta Asya steplerine ve Turan illerinde arayanlar da yanılgıya düşmektedirler. Çerkesler Kuzey Kafkasya topraklarında etnik konsolidasyonlarını tamamayan otokton topluluklardır.
Eski Kuzey Kafkasya halkları ve kabilelerinin adlarının bugün bilinmesini, komşuları tarafında bırakılan yazılı anıtlara borçluyuz. Bu yazılı belgelerde adı geçen boylar; Kimmer, İskit, Sarmat, Tauri, Sind, Meot, Kerket, Zikhi, Henioch, Zanig, Pses, Psil ve Kolchi'dir. M.Ö. 1.yüzyilda ve Hıristiyanlık döneminin ilk yıllarında Kuzey Kafkasya nüfusunu Meotlar ile diger Kuzey Kafkasya'lı dağlı kabileler oluşturmaktaydı. Meotlar, Azak Denizi'nin doğu kıyılarında, Kuban nehrinin alt ve orta havzalarında yaşıyordu. Nehrin sağ yakasında kalan toprakları, bugünkü Tamizbekskaya yerleşim bölgesine kadar uzanıyordu. Meotların çağdışı olan Antik Grekler (Yunanlılar); M.Ö. 6.yüzyılda ilk kez Meotlardan söz etmektedirler. Öte yandan Meotların
M.Ö. 8. ve 7.yüzyılın ilk yarısı arasındaki dÖnemde, kökü Tunç Çağı'na kadar uzanan bir kültüre şekil verdikleri gerçeği de arkeolojik bulgulardan anlaşılmaktadır.
"Meot" sözcüğü bir çok küçük kabileyi kapsayan kollektif bir isimdir. Hıristiyanlığın baslangıç döneminde yaşamış olan eski Grek coğrafyacısı Strabo, "Meotlarin; Sind, Dandari, Toreates, Ayres, Arreches, Torpotes, Obicliakenes, Doskhi ve diger bir çok kabileden oluştuğunu" yazar. Yanlız antik edebiyat kaynaklarında değil, bu konuyu işleyen Bosphor Krallığı topraklarından çıkartılan taş tabletlerde de Azak Denizi'nin güney kıyıları ve Kuban havzası antik kabilelerinin isimleri açıklanmaktadır. Bu isimler Meot kabilelerini oluşturan ve Bosphor Krallıgı’nın da unsurları olan Sind, Dandari, Toreatesi Pses ve Sarmat kabileleridir. Bu topluluklar daha kuzeylerde, Don ve Volga ırmakları arasındaki, daha önce Meotlara ait olan toprakları işgal etmiş görünmektedir (özellikle Sarmatlar). Don ve Kuban nehirleri arasında dogal bir sınırın bulunmaması ve Sarmatlariın göçebe bir topluluk olması nedeniyle, bu topluluğu bir kuzeyde bir güneyde, bir Kuban Havzası'nda görebilmekteyiz.
Bugünkü Çerkeslerin ataları olanve M.Ö. 1000 yıllarının ilk yarısında etnik konsolidasyon (pekişme) sürecini tamamlamiş olan Kuban steplerinin bu sahipleri incelendiğinde, devamlı bir yer değişiminin yaşandiığı görülmektedir. Örneğin İskitlerin, bu steplerde yaşayan kabileleri geride bırakarak, steplere geçtikleri ve Kafkas Dağları’ndaki geçitleride aşıp Transkafkasya'ya (bugünkü Gürgüstan, Ermenistan ve Azarbaycan toprakları) gittikleri, bu yöreleri yağmaladıkları, M.Ö. 6.yüzyılın başlariında ise tersi bir akın başlatarak eski topraklarına döndükleri bilinmektedir. Bu yörede sürekli İskit yerleşimi bulunmamaktadir. Dolayisiyle bu bolgede bulunan kalıntılarda İskit yapıtı pek azdır. | |
| | | Admin Admin
Mesaj Sayısı : 668 Kayıt tarihi : 14/11/08 Yaş : 36 Nerden : Denizli
| Konu: Geri: Çerkesler Ptsi Kas. 17, 2008 6:08 pm | |
| Öte yandan Antik Yunan kolonileri (Phanugoria kenti) yaklaşık 2500 yıl önce Sindlerin saldırısı ve işgali ile Taman Yarımadası’ndan çekilmistir. Kuban bölgesinde ve Azak Denizi'nin doğu kıyısında yaşayan Meotlarla çağdaş Yunan kolonilerinin içerisinde en gelişmiş olanı kuşkusuz Phanugoria Site Devleti’ydi. Bu kentin yerleşim yeri bugünkü Seneggo kasabası yakınlarında bulunmaktadır. Bölgedeki diğer Grek kolonileri, Cepi ve Hermonacca'dır. Bu kolonilerin gelişimleri, Kırsak sınırları ile birleşmiş, ayrı birer bağımsız devlet statüsünde ve M.Ö. 6. ve 4.yüzyıllardaki Grek uygarlığının sosyopolitik yapısını belirleyen "polis"ler biçiminde oluşmuştur. Kerç ve Taman yarımadasındaki bu site devletlerin tarihsel gelişimi, giderek Panticapeum'un başkent oldugu Bosphor İmparatorluğu ile birleşme sonucunu getirmistir. Bu imparatorluk köleci bir devletti; hükümdarları sürekli dogu ve güneye inme ağırlıklı bir politika izlemiştir. Bu politikanın sonucu olarak aşağı Kuban bölgesinde yaşayan Meotlarin Sind koluna ait topraklar işgal edilmiştir. Daha sonra diğer Meot boyları da bu krallıgın sınırları içerisine girmiştir. Zamanla bütün bu kabileler imparatorluk sınırları içerisinde birbirlerine bağlandıkları gibi, kültürel olarak da belirli bir yere kadar kaynaşmışlardır.
Yukarıda da belirtildiği gibi bu tür göçler, yer değiştirmeler uzun yıllar sürmüştür. Örneğin, Strabon'a göre bir Sarmat kabilesi olan Sirakisler, M.Ö. 2.yüzyılda Kuban bölgesine gizlice sızarak Kafkas Dağları’nın güneyine dek inmişlerdir. Güçlü göçebe kabilelerden olusan Sarmatlarin yaşam biçimi, üstün tarım yaşamı ve yöntemleri bilen Meotların etkisiyle değişmistir. Strabo Sirakisleri tanımlarken, "kimi grupların çadırda yasayıp toprağı sürdüklerini" anlatmaktadir. Bu tür kültürel değişim, Kuzey Kafkasya'da yerlesik tarım nüfusunun artmasına neden olmustur. M.Ö. 1.yüzyılın sonlarına doğru Sarmat sızmaları arttığı için bölgede güçlü bir "Sarmatlasma" olayı görülmektedir. Ancak kültürel yasamda bir değişme olmamıştır. Sarmat çoğunluğuna karşın Meot Kültürü, dil ve geleneksel yaşam biçimini sürdürerek genişlemiş, yeni gelenleri kendi kültürü içinde asimile etmiştir. Sayıca daha az olan Meot Kültürü bu gücünü M.S. 3.yüzyıla dek sürdürmüş, bu yüzyılda Alan saldırısına uğraması topraklarından (Kuban nehrinin sağ yakasından) sürülmüşlerdir. Yeni gelen Alanlar da aslında Sarmat kökenliydi. Sarmat kabilelerinin bir kolu olan Alanların farklılığı İran dili konuşmalarıydı. İran dili konuşan Sarmat kabilelerinden, yani Alanlardan söz eden kaynaklara M.S. 1.yüzyıla ilişkin belgeler arasında rastlamaktayız. Alanlar doğu Kuban bölgesine
1. ve 2.yüzyıl arasında gelmişlerdir. Diğer kabilelerle yakın bağlar kuran alanlar, Daryal Geçidi ve Hazar Kapısı yolu ile Transkafkasya ve Asya'ya geçmişlerdir.
M.S. 3.yüzyılda Alanlarla Sarmat boyları birleşerek Alan-Sarmat kabile birliğini oluşturmuşlardır. Giderek güçlenen Alan baskısına dayanamayan yerli kabileler Kuban'ın sol yakasına geçip akraba oldukları diğer Meot kabilelerine sığınmıştır. Böylece daha az verimli olan topraklara salt güvenlik nedeniyle yerlesmislerdir. Bu kabileler Kuban'ın sol yakasındaki orman-step alanlarına, Kuban Irmagı’nın taşkın bataklıklar ile kaplı ova ve agaçlık bölgelerine yerleşmiştir.
Alan-Sarmat kabile birliği uzun süre yaşamadı,
M.S. 375 yılında Asya'dan batıya yürüyüse geçen Hun dalgaları, Kuban steplerini aşarak Taman'a doğru ilerlerken, arkalarında harabe, yangın, açlık ve ölüm bırakarak Alan-Sarmat kabile birliğinin yıkılmasına neden olmuştur. Yağmalanıp yıkılan, güçsüz bırakılan Kuban'ın sağ yakası bundan böyle goçebe boylarının yerleşim yeri olmaya başlamıştır. Meotlar ve akrabaları olan Zikhi'ler etnik anlamda pekişmelerini tamamlayarak bugünkü Çerkes toplumunun ataları olarak tarih sahnesinde güçlenmeye başlamıştır
Adigeler,Abhazlar,Abazalar,Çerkesler,Kabartaylar olarak aşağıda yapılan sıralama tarihsel süreç içerisinde zorlamayla oluşturulmuş bir farklılaştırma ve bölme politikasının sonucu olup gerçekte hepsi tek bir halktır. Aralarında zaman içerisinde oluşturulmuş bölgesel farklılıklara ve sovyet döneminde özellikle gayret edilen ayrıştırma politikasına rağmen gerek dil gerekse etnik ve tarihsel köken olarak birbirlerinden hiç bir farklılıkları yoktur. Bu tür bir sınıflandırmaya gidilmesinin nedeni tarihsel süreç içerisinde oluşan coğrafi ayrılıkları kullanarak halkımızı parçalamak , bunların herbiri ayrı birer halkmış gibi göstererek birbirinden kopartıp uzaklaştırmak ve nihai hedefte asimile etmek gayretinden başka bir şey değildir.
Tarihsel kökeni,dili,kültürü aynı olan Adigelerden bizim de bu şekilde sınıflandırılarak bahsetmemizin nedeni kültürel ve etnik farklılıkları değil ,sadece yaşadıkları coğrafi bölgelerin faklılığı ve bu gün için farklı cumhuriyetler olarak devam etmeleri nedeniyledir.
Adigeler,Abhazlar,Kabartaylar ve Çerkesler aynı tarihi,kültürü ve dili kullanan ve temeli aynı kenden gelen bir tek milletin unsurlarıdır. Adigeler
Kendi dillerinde: Adige; Rusça'da Adigeytsi. Adigeler Adige özerk Vilayeti'nde yaşarlar; çoğun1uğu Laba ve Kuban nehirlerinin aşağı düzlüklerinde zengin topraklarin bulunduğu bölgede toplanmıştır, fakat bazıları da Kafkas daglarının eteklerine ştir (Adige özerk vilayeti sovyetlerin dağılmasından sonra cumhuriyet statüsü kazanmış ve rusya federasyonu içerisinde yeralmıştır.)
TARİH
Adige, birbirleriyle sıkı baglantıları olan kuzey-batı Kafkasya'nın yerli birçok kabilesi tarafından kullanılan bir isimdir.
14. yüzyılda bunların kuzeyde Kuban ve doğuda Laba nehirleriyle, güneyde Abhazyan kabileleri ve batıda Karadeniz'le çevrili bolgeye yerleşmiş oldukları biliniyordu (yani bugünkü Adige özerk Vilayeti ve bu vilayetle Karadeniz arasında kalan böIge).
Bu dönemin en guçlu' Adige kabilesi Ziçi idi ve bu isim bazen bütün grup için de kullanılırdı.
ticaret faaliyetleri nedeniyle Bizanslılar gibi bazı yabancı guçlerce iyi tanınırlardı. Adigeler bal, mum, hayvan ve kürk gibi şeyler ihraç eder, tuz, tekstil ve silah ithal ederlerdi.
Bu dönemde Hristiyanlığı kabul etmeye başladılar. 13. yüzyılon başlarında Altın ordu hakimiyeti altına girdiler ve Adige kabilelerinin birkaçı doğuya Terek Nehri havzasına doğru göç ettiler.
Bu kabileler Alanlara karıştılar ve sonunda Kabardiyan grubunu oluşturdular. Batıda kalan Adigeler de çerkez olarak tanınmaya başladılar. Daha sonra bu terim Kafkaslarda yaşayan halkın genel ismi oldu. 16. yüzyılın başlarında Osmanlıların ve Kırım hanlarının tesiriyle (Kırım. hanlığı 1475'de Osmanlılara bağlandı) İslam Adige (yani çerkez) topraklarına sızmaya başladı.
Ancak İslam'ın bölgeye yayılması biraz zaman aldı, bu nedenle de Adigelerin Islam'ı kabul süreci ancak 19. yüzyılın başında tamamlandı. 1822'de yapılan kabileler arası bir toplantıda kararların şeriata göre alınması kabul edildi; ancak mahalli adetlerin kuvvetli tesiri devam etti. Bu dönemde kuzey Kafkasya'da 500.000-1.000.000 Adige vardı,(bu sayı sadece adigeler içindir kabartaylar ve diğerleri buna dahil değildir) 19. yüzyılın ortalarında bölge Rusya yönetimine girince birçoğu Türkiye'ye göç etti.
(Göç ifadesi yazarın kendi ifadesi olup gerçekte bu, insanların kendi iradeleri dışında zorla gerçekleştirilmiş bir hareket olması sebebi ile doğru kelime "sürgün" olması gerekmektedir. E.Y.) Yüzyılın sonunda bölgede Adige topluluğunun ancak onda biri kalmıştı. Sovyet döneminin ilk yıllarında iki ayrı Adige bölgesi oluşturuldu: Adige çerkez özerk Vilayeti (Temmuz 1922) ve çerkez özerk Vilayeti (Ocak 1922). Agustos 1928'de birinci vilayetin adından "çerkez" çıkarıldı ve sadece Adige özerk Vilayeti oldu.
İkinci Vilayet de Karaçay Özerk Vilayeti ile birleştirilerek Karaçay-Çerkez özerk Vilayeti oluşturuldu . Agustos 1936'da Maykop ve Giagin bölgeleri de katılarak Adige özerk Vilayeti'nin toprakları artırıldı.
(Adige-çerkez özerk Vilayeti'nin var olmasına rağmen) 1926 Sovyet nüfus sayımında ismi kullanılmamıştır, bunun yerine bütün Adige grupları için (Kabardiyanlar hariç) "çerkez" tabiri kullanılmıştır.
Adige tabiri sonradan yeniden kullanılır olmuş ve iki kelime etnik manada degilde, bölge manasında kullanılmıştır. (yani, "Adige" Adige özerk Cumhuriyeti'nde yaşayan Adigeler için, ve "çerkez" Karaçay çerkez özerk Vilayeti'nde yaşayan Adigeler için kullanılmıştır). Adige Özerk Vilayeti Kuzey Kafkasya'da Rusya Federasyonu'na bağlı Krasnodar topraklarında bulunmaktadır. Yüzölçümü: 7.600 km2. Başkent: Maykop Vilayet in iki kasabası ve dört yerleşim bölgesi vardır.
Adige özerk vilayeti sovyetlerin dağılmasından sonra cumhuriyet statüsü kazanmış ve rusya federasyonu içerisinde yeralmıştır.
404.390, ortalama nüfus yoğunluğu : 53.2/km2 Başlıca kaynaklari: büyük bir dogal gaz rezervi. Sanayi: Makina imalati, konserye yiyecek, kereste. ve diger hafif sanayi kolları vardır. Tarım: hububat, tütün, şeker pancarı, ayçiçeği, sebze ve meyveler; hayvancılık, özellikle sığır üretimi, kümes hayvancılığı ve arıcılık.;
DİL
Milli dil Adigece'dir. Kuzeybatı Kafkas dilleri grubundan ve Abhaz-Adige alt grubundandır Kabardiyan çerkez ve Abhazyan-Adige dilleri ile yakın ilişkisi vardır. Dört lehçe grubu bulunmaktadır : Abadzech ,Bjeduğ ,Temirgoy ve Şapsığ (aslında bunlar dört ana kabile grubunu temsil eder) aralarındaki fark esas itibariyle fonetiktir.
Eğitim görmüş tabakanın telaffuzunu Temirgoy şekillendirmektedir. Adige dilinde arapça(din ile ilgili) , Farsça (ticaret ile ilgili) , ve Türkçe (günlük hayatla ilgili bir çok kelime vardır.
Bunların dışında ihtilalden hem önce hemde sonra alınmış bir çok Rusça kelime'de bulunmaktadır.
Diğer dillerden alınan kelimeler bir hayli fonetik değişikliğe uğramıştır.
İdari ve resmi işlemlerde genellikle Rusça kullanılmaktadır fakat teorik olarak gerekirse Adigece'de kullanılabilir. | |
| | | Admin Admin
Mesaj Sayısı : 668 Kayıt tarihi : 14/11/08 Yaş : 36 Nerden : Denizli
| Konu: Geri: Çerkesler Ptsi Kas. 17, 2008 6:09 pm | |
| EĞİTİM
Eğitimde adigece eğitimi verilmekle birlikte dersler genellikle Rusça dilinde yapılmaktadır.
Maykop'ta bir Pedagoji enstitüsü vardır. Adige dilinde Radyo,Tv ve gazete-dergi yayını yapılamaktadır fakat bunlar sınırlı sayıdadır.
Sovyet dönemine kadar adige yazı dili 1918 - 1927 Arapça ,1927 - a938 Latin harfleri ve 1938'den sonra kiril harfleri ile devamedegelmektedir
DİN
Adigeler Sünni (hanefi mezhebi) dirler. Kuzey Kafkasya ve Dağıstan din işleri idaresine bağlıdırlar.
NÜFUS ve DAĞILIMI
Adige nüfusu artışı 1926 1959 1970 1979 Çerkezlerle birlikte zikredilmiştir. 79.631 99.855 108.711 Adigelerin böIgesel dağılımı Adige cumhuriyeti (79.5%) Sov. Bir.'deki digeryerler (20.5%) Adige cumhuriyetinin etnik kompozisyonu Toplam nüfus 404.390 Adigeler 86.388 -- (21.4%) Ruslar 285.626 -- (70.6%) Ukrayna1ı1ar 12.078 -- (3.0%) Diğer1eri 20.298 -- (5.0%) Adige y'de kent - kırsal kesim dağılımı Kent Kırsal Kesim Adigeler 10.397 71.081 (6.8%) (30.5%) Ruslar 128.511 148.026 (84.2%) (63.5%) Ukraynalılar 6.180 5.034 (4.0%) (2.2%) Diğerleri 7.563 8.852 (5.0%) (3.8%) Okuma-yazma oranı : 1970'de %99'un üzerinde Yeni döneme ait bilgi olmamakla birlikte aynı dönemde her 1000 kişiden 270'i ilkokul --- 435'i lise -37'si yüksekokul mezunudur Anadilini Adige'ce olarak kabul eden Adigelerin oranı : Kentlerde : % 86.7 Köylerde : % 99.2 Rusçayı iyi bilen Adigelerin yüzdesi :(Ana dil olarak %4.2) -- (İkinci dil olarak : %76.7)
Abazalar Kendi dillerinde Abaza, Rusça da Abazini. Abazaların çoğu Karaçay-Çerkes özerk bölgesinde büyük ve küçük Zelençuk ,Kuban ve Kuma nehirlerinin yukarısında yaşarlar.Adige vilayetinin doğu kısımlarındada bir miktar Abaza vardır.
TARİH
Abazalar kuzeybatı kafkasyanın yerli halkıdır.Bunlar ilk olarak Tuapse civarında bu günkü Abhazya' nın biraz kuzeyinde karadeniz kıyısı boyunca yerleşmişlerdi. 14.ve 16. yy.lar arasında bu günkü yaşadıkları bölgeye göç ettiler.ancak çok az bir kısmı 1864'e kadar eski yaşadıkları bölgede kaldılar. Karadenizin doğu kıyısında yaşayan diğer insanlar gibi Abazalar da ilk yıllarda hristiyanlığı kabul ettiler İslamı kabulleri ise batıya göç ederek Nogaylar ve diğer müslümanların nüfuzu altına girdiklerinde gerçekleşti. Abazaların bir kısmı 17.yy.da islamı kabul etmelerine rağmen hristiyanlık bir müddet daha taraftar bulmuş ve sonunda 19.yy. ortalarında abazaların tamamı müslüman olmuşlardır. Abazalar arasında iki büyük kabile vardır Tapanta (ovada oyuranlar) ve Şkaraua(dağlık bölgede oturanlar). Şeyh Şamil'in liderliğinde 1834-1859 yılları arasında devam eden mürid direnişleri sırasında Tapanta kabilesi genellikle rus tarafını tutarken Şkaraua Şamil'i desteklemiştir.Müridler yenilince binlerce Şkaraua mensubu Türkiye'ye göç etmiştir. en kalabalık göç ise 1862-64 sürgünü sırasında olmuştur. 1926 nüfus sayımında Abaza kavramı hiç kullanılmamıştır. Bölgesel Dağılım :% Nüfusun 82.2 si karaçay-çerkes'te,% 2.2 si eski sscb'nin diğer bölgelerinde yaşamaktadır.Fakat Abhaz Cumhuriyetinin ilanından sonra bir kısmı buraya yerleşmiş isede kesin sayı bilinmemektedir. Kent -Kırsal Dağılımı :Nüfusun % 87.9 u kırsal kesimde , % 12.1'i kentlerde yaşar Okuma yazma oranı :% 99'un üzerindedir. fakat bunların eğitim durumlarına dair detay bilgiler mevcut değildir.
DİL
Abazaca kafkas dillerinin kuzey-batı gurubuna dahil olup abhaz-adige alt gurubundandır. Abazaca ve abhazca o kadar içiçe girmişlerdirki nerede ise aynı dilin lehçeleri olarak telakki edilebilirler. Ancak sovyet döneminde ayrı edebiyat dilleri olarak geliştirilmişlerdir. Abaza dilinin abazaların yaşadığı iki ana coğrafi bölgeden kaynaklanan iki lehçesi vardır.(tapanta ve şkaraua) ancak bu gün kafkasyada yaşayanların çoğunluğu tapanta abazalarıdır vew edebi dil bunların lehçesi üzerine inşa edilmiştir. İki ünlü ve yetmişin üzerinde ünsüz harfi ile Abaza dili oldukça zor bir fonolojik yapıya sahiptir.Ve eski sovyetlerde konuşulan yüzden fazla dilin fonetiği en zor olanı olarak kabul edilmektedir. İlk olarak 18.yy.da akademik çalışma konusu olmasına rağmen Abaza dili üzerine ciddi ve detaylı çalışmalar ancak yakın zamanda yapılabilmiştir.
EĞİTİM
Abazalar yaşadıkları bölgelerde Abazaca seçmeli ders olarak okutulmakta,temel eğitim rusça yapılmaktadır.ve yine abaza dilinde sınırlı sayıda yayın mevcuttur fakat bunların hiç biri bilimsel veya teknik ders kitabı niteliğinde değildir. 1922-23 yıllarında Abaza alfabesi oluşturuluncaya kadar abazaca yazı dil değildi. bu tarihten öncesi sadece trankripsiyon şeklinde yazılıyordu. 1933-1938 yılları arasında latin harfleri , 1938 yılından sonra ise kiril harfleri kullanılmaktadır
DİN
Abazalar hanefi mezhebine bağlı sünnidirler.
Abhazlar
Kendi dillerinde Apsua ,rusçada Abhazi. Abhazlar bölgenin en eski halklarından olup çoğunluğu gürcistandan kanlı çatışmalar sonunda bağımsızlığını ilan eden Abhazya cumhuriyetinde yaşarlar. TARİH
Bu günkü Abhazya eski çağlardan beri meskun bir bölgedir.M.Ö.6.ve5.yy.larda Yunanlılar tarafından kolonize edilmiştir.Pitsunda ve suhumi gibi şehirler aslen bu dönemde kurulmuştur.
Bölge kolçis krallığının bir parçasıda olmuştur.Daha sonra M.S.4.ve6.yy.da Bizans imparatorluğunun vasal bir devleti olan Laz devletine bağlı kaldı.
532'de hristiyanlık Abhaz devletinin resmi dini olarak kabul edildi.8.yy.ın başlarında Araplar Kafkasları ele geçirerek Derbent ve Tiflis'te üs kurdular.Araplar Abhazyayıda ele geçirdiler fakat uzun süre burada kalamadılar.çünkü 9.yy.başlarında Abhazyada bir krallık ilan edildi.(ancak tiflis yönetimine vergi vermeyi kabul ettiler)
Hazar Türkleri Abhazlarla müttefik idiler ve ilk Abhaz krallarından 2.Leon bir hazar prensesiyle evlendi.9.ve 10.yy.larda abhaz devleti zirvesindeydi.978'de Abhaz ve gürcü soyundan gelen kral 3.Bagrat'ın yönetimi altında Abhazya ile Gürcistan birleşti.
Sözde Abhazya birleşmeden sonrada bağımsız statüsünü korudu.Ancak çok geçmeden Gürcü üstünlüğü hissedilmeye başlandı.Soylu Abhazlar Gürcü dilini kullandı ve hatta sonuçta din dili olarakta yunancanın yerini aldı. 15.yy.ortalarında Osmanlılar Abhazyayı ele geçirdiler.16.yy.da Osmanlıların Kafkasya seferi için burası bir başlangıç noktası oldu. | |
| | | Admin Admin
Mesaj Sayısı : 668 Kayıt tarihi : 14/11/08 Yaş : 36 Nerden : Denizli
| Konu: Geri: Çerkesler Ptsi Kas. 17, 2008 6:09 pm | |
| Başkent Suhumi en sağlam yerlerden birisi idi. Osmanlı tesiri ile Abhazlar arsında islam yayılmaya başladı.Ancak hristiyanlık bir kaç yüzyıl daha tesirini kaybetmedi.
Bu arada Ruslar kafkasyada yayılmağa ve karadeniz bölgesindede topraklarını artırmağa başladılar.
18.yy.sonlarıda kırım ve 1810'da Abhazya rusların idaresine girdi.Başlangıçta belli ölçüde bağımsızlığını korudu ve içişlerini kendisi yönetti.Fakat 1864'te doğrudan rus yönetimine girdiler.Ruslara karşı bir çok ayaklanma meydana geldi ve 1866'da bir çok Abhaz Türkiye'ye göç ettirildiler.
1877-1878 Rus-Türk savaşından sonra bir kısım Abhaz daha Osmanlıya göç ettiler.Bu göçler sonunda Abhazyada kalan Abhaz sayısı 128 000'den 20 000'e kadar düştü. Rus ihtilalinden sonra kafkasyada hakimiyet kurmak isteyen çeşitli güçler arasında kıyasıya bir mücadele yaşandı ve 4 mart 1921'de Abhazyada sovyet idaresi kuruldu.
Şubat 1922'de Gürcistan sovyet sosyalist cumhuriyeti ile ile birleşik olarak Abhazya sovyet sosyalist cumhuriyeti kuruldu.1930 da ise Abhazya sovyet cumhuriyeti Gürcistan sovyet cumhuriyetine bağlı özerk bir cumhuriyete dönüştürüldü.
Sovyetlerin dağıldığı son dönemde ise Abhazya bağımsızlığını tanımak istemeyen Gürcistandan 1993 yılında kanlı bir savaş sonunda ayrıldı.
COĞRAFYA
Abhazya kuzeybatıda gürcistan,güneybatıda karadeniz ile sınır olan Abhazyanın yüzölçümü 8600 km2,Başkenti Suhumi, nüfusu 550 000 civarındadır.
Cumhuriyetin 6 şehri ve 3 yerleşim bölgesi vardır.km2. başına düşen ortalama nüfus yoğunluğu 60.6, başlıca kaynakları verimli topraklar ve görkemli bir deniz sahilidir. Başlıca kaynakları :Petrol ve doğalgaz. Sanayi ve tarım :Tütün,çay ve turunçgiller ile bunların işlenmesi.
Abhazya üzümü yüzyıllardır meşhurdur ve bağcılık ile şarap üretimi bir hayli gelişmiştir.
Diğer önemli ürünleri enfiye ve bal'dır. Turizm'de çok hızlı gelişen alanlardan biridir.
NÜFUS
Abhazya nüfusu 521000 civarında olup bunun 140000 kadarı başkent suhumi'de yaşar. Bölgesel Dağılım : Nüfusun %91.4'ü Abhazya'da ,% 8.6'sıda eski sscb'nin diğer bölgelerinde yaşamaktadır. Kent -Kırsal Dağılımı :Abhaz nüfusun % 68.4 kırsal kesimde , % 31.6'sı kentlerde yaşar Etnik kompozisyon :% 28 abhaz,% 16.4 rus,% 12 ermeni ,%2.1 ukraynalı,%5.4 diğer halklar. Okuma yazma oranı :% 99'un üzerinde . ortalama olarak her 1000 kişiden 292'si ilkokul ,427'u lise ve 45'i yüksekokul mezunudur.
DİL
Milli dil Abhazcadır.Kuzey-Batı kafkas dilleri gurubundan Abhaz-Adige alt gurubuna dahildir.Abhazca ve Abazaca o kadar birbirine yakındırki aynı dilin lehçeleri denebilir. Ancak coğrafi bölgelere dayalı olarak her birinin alt lehçeleri vardır.
Abhazcada abzhui ve bzyb lehçeleri bulunmaktadır.aralarındaki fark sadece fonetiktir. Edebi dil Abzhui lehçesine dayanmaktadır.Bir çok gürcüce ve türkçe kelimenin yanısıra sonradan alınma rusça kelimeler'de bulunur.
EĞİTİM
Abhazca eğitim dili olarak ve idari,resmi işlemlerde kullanılır.Deneysel patoloji,terapi ve pedagoji enstitüsü ve üniversite bulunmaktadır.
Abhazca radyo ,Tv. ve gazete yayını mevcuttur. 1862'de P.K Uslar'ın hazırladığı kiril harflerine dayalı bir Abhazca alfabe olmakla birlikte pek kullanılmamıştır.
1926-1928 arası N.Marr'ın hazırladığı alfabe kullanılmış ve daha sonra terkedilmiştir.
1928-1938 Latin harfleri,1938-1954 gürcü hafleri-1954 sonrası kiril harfleri kullanılmıştır.
DİN
Bazı Abhazlar sünni,bazılarıda ortodoks hristiyandırlar.Fakat sayıları hakkında herhangi bir bilgi yoktur.
Asetinler
Kendi dillerinde İr,Digor(kabile isimleri)Rusçada Osetini,Digori,İroni,İri. Osetyalıların çoğu orta Kafkasyada ana sıradağın her iki tarafında yaşarlar. Bir dağ sırtı bölgeyi iki ana bölüme ayırır. Kuzey Bölümü kuzey Osetya cumhuriyeti,güney ve küçük olan bölümü Güney Osetya Özerk vilayetini oluşturur.Ayrıca Kabardino Balkaryada da asetinler yaşamaktadır.
TARİH
Asetinler İran asıllı bir Kafkas kavmidir.Kökenleri konusunda çeşitli teoriler ortaya atıldı fakaten fazla kabul gören görüş,onların İskit ve Sarmatyan kabileleri ve özelliklede yerli kafkas kavimleriyle kaynaşan Alanların neslinden gelmiş oldukları şeklindedir. 1888 de 941 yılına ait ve üzerinde Yunan karakterleri bulunan bir mezar taşı keşfedildi. Bulunduğu yerin ismi ile anılan ve Zelençuk yazısı denilen bu taşın üzerindeki yazıda kullanılan dil Alancadır ve modern Asetin dilinin kayda geçmiş en eski safhasını temsil ettiği kabul edilmektedir.
Alanların Asıl yaşam bölgesi Güney rısya ile orta asya arasında bir yerde idi.Fakat 6.yy. ortalarında Kafkasyaya yerleşmiş bulunuyorlardı.Yaklaşık yine bu dönemde hristiyanlığa girdiler.(belki de bizans etkisiyle veya temas halinde oldukları gürcülerin etkisiyle)ve 10.yy. da kendi piskoposlarına sahiptiler.
Osetler devlet olarak 10 ve 12.yy.da zirvede bulunuyorlardı. Moğol istilasının baskısı altında tekrar dağlara sürüldüler vehızlı bir şekilde dağılmağa başladılar, yerli kabilelerle kaynaşyılar ve kendi kimliklerini kaybetmeğe başladılar.16.yy.a gelindiğinde Alan ismi tarihi kaynaklarda zikredilmez oldu. Şimdiki kuzey ve güney osetyaya yerleşenler Oset olarak isimlendirildiler.16.yy.da Osetler Kırım hanlığına bağlı bulunan Kabardaların idaresinde idiler.Kabardalar 16.yy.da Rus hakimiyetine girince Osetlerde aynı akibeti paylaştılar.Kabardaların etkisi ile osetlerin bir kısmı islama girdi. fakat rus misyonerleri 18. ve 19. yy.da oldukça faal idiler ve Osetlerin büyük çoğunluğu tekrar hristiyanlaştırıldılar.
Osetyanın endütrileşmesi kömür endüstrisinin 19.yy. ortalarında gelişmesi ile başladı.Sosyal demokratlar 1903 te Vladikavkaz (ordzhonikidze)de bir üs kurdular.1909-19017 yılları arasında bolşevik teşkilatı kirovun idaresinde idi. İç savaş esnasında 1918-1920 Osetya Kafkasyanın diğer bölgeleri gibi beya ordu ile kızıl ordu ve menşevikler arasında şiddetli çatışmalara sahne oldu. 1920 sonlarına doğru kuzey osetyada,bir süre sonrada güney osetyada bolşevikler düşmanlarına galip geldi. Kasınm 1920 de Kuzeyde Osetya bölgesi oluşturuldu ve Gorskaya (dağlı) özerk sovyet sosyalist cumhuriyetine bağlandı.7 Temmuz 1924 de bağımsız bir özerk vilayet,5 aralık 1936 da ise Özerk cumhuriyet oldu.20 Nisan 1922 de güney osetya Gürcistan sovyet sosyalist cumhuriyetine bağlandı. Kuzey Osetya bu gün Rusya Feederasyonu içerisindeİçerisinde Kafkasyanın orta bölgesinde bulunur.Doğusunda Dağıstan,güneyinde ise Eski Gürcistan SSR. sınırları içerisinde kalan güney Osetya Ve Kabartay-Balkar cumhuriyeti bulunur. Yüzölçümü : Kuzey Osetya 8000 km2.Başkent Vladikavkaz.Cumhuriyetin 6 kasaba ve 7 beldesi vardır.--- ,Güney Osetya 3900 km2.Başkent Tshinvali. 1 kasaba ve 4 yerleşim birimine sahiptir. Nüfus : Kuzey osetya tahmini 750.000 -- Güney osetya tahmini 130 000 Sanayi :Kurşun,ve çinko hammaddelerinin işlenmesi,makina imalatı ve madencilik,kereste,el dokumacılığı,halıcılık,gıda ve diğer hafif endüstriler. ( bahsedilen sanayii her iki bölgedede mevcut olup benzer alanlarda faaliyet gösterilmektedir) Tarım :Çoğunlukla tahıl çiftçiliği,(mısır,buğday,arpa)şeker kamışı,meyve ve sebze yetiştiriciliği,süt, süt ürünleri ve sığır besiciliği.(güney bölgesinde ağırlıklı olarak tahıl çiftçiliği ve koyun besiciliği yapılmaktadır)
DİL
Milli dil Osetçe(Asetince)dir.İran dillerinin kuzey-doğu grubuna bağlıdır ve bir iskit-sarmatian dili olan Alancanın gelişmesini temsil eder.İki lehçe grubu vardır,İron ve Digor.Digor lehçesi daha eskidir ve sadece kuzey osetyanın kuzey ve batı kesiminde bir kaç yerde konuşulur.İki lehçe arasında hem fonetik,hemde morfolojik farklılıklar vardır. 1920 ve 1930 larda her ikiside edebi dil olarak kullanılıyordu fakat daha sonra digor lehçesi terkedildi.Günümüzde digor lehçesininyazılı şekli yoktur. Asetin dili üzerine yazılan ilk eser 1844'te st.Petersburg'da yayınlanan A.Şegren'in Ossetian Grammar'i idi.Bunu Rus dilbilimci V.F. Miller'in 19.ve 20 yy. başlarındaki bir çok önemli çalışması takip etti.Sovyet dönemindede oset dili araştırma konusu oldu bunların en önemlisi V.I.Abaev tarafından yürütülen çalışmalardır. İdari hukuki ve diğer resmi prosedürlerde rusça kullanılır fakat teorik olarak gerekirse osetçe'de kullanılabilmektedir. | |
| | | Admin Admin
Mesaj Sayısı : 668 Kayıt tarihi : 14/11/08 Yaş : 36 Nerden : Denizli
| Konu: Geri: Çerkesler Ptsi Kas. 17, 2008 6:10 pm | |
| EĞİTİM
1958'de bazı okullarda 1-4 . sınıflarda osetçe eğitim dili olarak kullanılmaktaydı.1972 de hiç bir eğitim seviyesinde osetçe kullanılmaz olmuştur fakat sadece 1-10.sınıflarda seçmeli ders olarak okutulmaktaydı.Güney osetyadaki durum hakkında pek fazla bilgi olmamakla birlikte muhtemelen 1.4. sınıflarda yerli dilde,diğer sınıflarda ise rusça eğitim verilmektedir. Kuzey Osetyada Madencilik,metalürji ve tıp üniversiteleri ile enstitüleri;güney osetyada ise bir pedagoji enstitüsü bulunuyorBu kuruluşlarda Pedagoji enstitüsü hariç Oset dilinde eğitim verilmiyor. Kuzey Osetyada oset dilinde radyo ve televizyon yayınları,gazete ve süreli yayınlar bulunmaktadır.İlk önemli gazete 1923'te Rastdzinad(hakikat)çıktı.Güney osetyada ise ilk mahalli gazete 1924'te çıktı. Soveton İriston(Sovyet Osetya)kuzey osetyada süreli yayınlardan biri olan maç dug(bizim dönem)1934'te çıkmağa başladı. İlk Oset süreli yayını 1906-1912 yılları arasında çıktı.İlk çıkan İron gazetesinin 1917 de tekrar yayınlanma teşebbüsü hariçheosi kısa süreli oldu.Oset basını esas hali ile iç savaşın bitiminden sonraa ortaya çıktı.Digor basını ise 1930 larda kayboldu.90 yılların başlarında 150 000 civarında kitap yayınlanmıştır.( fakat 1930 yılından sonra digor lehçesinde hiç kitap basılmadı.) Harfler ve alfabeler : Oset dilinde ilk eser olarak 10.yy.da yunan karakterleri ile yazılmış alan dilindeki zelençuk kitabesi kabul edilir.Alan/Oset dilinin yunan alfabesi ile yazılmasının bundan sonra devam etmediği kabul edilirizira bundan sonra hiç bir örnek bulunabilmiş değildir.Oset dilinde yazı teşebbüsleri 18.ve 19.yy.da rus ve gürcü misyonerleri tarafından yapılmıştır. 19.yy. ortalarında A.Şegren kiril alfabesinden esinlenerek Osetçe içinde bir alfabe icat etti ve F.Miller'in yaptığı bazı değişikliklerle bu alfabe rus ihtilaline kadar kullanıldı. 19.yy.ortaları--1923 kiril harfleri 1923--1938 Latin harfleri 1938 kiril harfleri (kuzey osetya için) 1938--1954 Gürcü harfleri (Güney osetya için) 1954 kiril harfleri bütün osetler için.
DİN
Osetlerin çoğu Ortodoks hristiyandır,fakat bir kısmı(sadece digorlar)sünni müslümandır.Ordzhonikidze'deMısırdaki muhammet ali camii modelinde 1966 yılında restore edilmiş bir cami bulunmakla birlikte kullanılıp kullanılmadığı bilinmemektedir.Hrisytiyanlar rus ortodoks kilisesine,müslümanlar kafkasya din işlerine bağlı olarak faaliyet gösterirler.
NÜFUS ve DAĞILIMI
Bölgesel Dağılım : Nüfusun % 55.2 si kuzey osetyada ,% 12 si güney osetyada ,% 17 si gürcistanın diğer bölgelerinde , %18 i kabartay-Balkar'da ,%1.2 si Tacikistanda , % 11.0 ise eski sscb nin diğer bölgelerinde yerleşik bulunmaktadır Etnik kompozisyon : % 55.3 oset ,% 20 inguş,% 30 rus ,% 2 ukraynalı ,% 9.8 diğerleri. ( Güney osetya için bu oran % 65.7 osetler,%28 gürcüler,% 4.7 diğerleri) Kent,kırsal kesim dağılımı: Kentler: Osetler % 39.8 , İnguşlar % 1.8 ,Ruslar % 45.2 ,Ukraynalılar % 1.7 , diğerleri % 10.9 (Güney osetya için osetler %69.4 ,gürcüler % 18.1 , diğerleri % 12.6 Köyler : Osetler % 65.0 ,İnguşlar 11.8 ,Ruslar 21.0 , ukraynalılar 0.3 , diğerleri 7.3 ( Güney osetya için: Osetler % 64.8 ,Gürcüler 34.2 ,diğerleri % 1.0 Okuma yazma oranı:Bu konuda yeni dönemi yansıtan kesin rakamlar olmamakla birlikte okuma yazma oranı %99 dur (1970 sayımlarına göre her 1000 kişiden 52'si yüksekokul, 509'u lise, 253'ü ilkokul mezunudur (Güney osetya için : her 1000 kişiden 62'si yüksekokul , 445'si lise ve 267'si ilkokul mezunudur. Sovyet iktidarının son dönemindeki bir sayıma göre Anadilini Osetçe olarak kabul eden osetlerin sayısı % 88.2 , Rusçayı iyi bilenlerin sayısı ise % 64.9 dur.
Çerkesler
Kendi dillerinde: Adige; ve Abadzeck, Besleney, Bjeduğ, Gaytukay, Yererukoy, Kemgoy, Keak, Nathuaç, şapsığ, Temirgoy gibi kabilevi isimler; Rusça'da: Çerkesi. Çerkezlerin çoğunluğu Karaçay-Çerkez özerk Vilayeti'nde yaşamaktadır.
KİMLERE ÇERKES DENİR ?
M.Ö. 5. yüzyıldan itibaren Kafkasya'yı gezip gören ve eserlerinde buradan bahseden Heredot, Hellenikus, F.Arrivan, Strabon, Romalı Pliny gibi antik dönem seyyah ve tariçilerin ile Ruslar, Gürcüler, Tatarlar ve Araplar; Kuzey Kafkasya'nın otokton (yerli) hakları için Kas, Kask, Kasog, Kasogi, Sirkas, Kerkes, Kerakes gibi isimler kullanmışlardır. Bu tanımlamalar, zamanla batı söylemi ile Cirkas, Cirkassi, Cirkasyen ve nihayet Arapların kullandığı Şerakise, Çerakise gibi ifadelerinden hareketle “ÇERKES” sözcüğüne dönüşmüş ve literatüre geçmiştir. “Çerkes” kavramı, Kafkasya'da yaşamakta olan haklardan herhangi birisinin doğrudan adı değildir. Orada her halk, kendi tarihi adıyla yaşar ve adıyla bir cumhuriyete sahiptir. Çeçenler Çeçenistan'da, Abhazlar Abhazya'da, Osetler Osetya'da, Adıgeler Adıgey'de, Dağıstanlılar Dağıstan'da yaşar. “Çerkes” ismi, dar anlamda Kuzeybatı Kafkas kökenli Adıge-Abaza-Ubıh gruplarını, en dar anlamda ise sadece Adıge grubuna mensup boyları kapsamaktadır. Osmanlı'dan günümüze kadar olan literatürlerde göçler ve sürgünler sonucunda Kafkasya'dan gelen tüm göçmenler bir üst kimlik olarak ‘Çerkes' adıyla tanımlanmıştır.
TARİH
Çerkez kavramı, "Tatar" kavramı gibi, farklı zamanlarda farklı anlamlarda kullanıldığı için yanıltıcıdır. Çerkezler Adige (bkz. s. 184) grubuna aittirler ve Çerkez isminin Adige kabilevi isimlerinden biri otan Kerketi'den geldiği anlatılmaktadır. Eski Rus kroniklerinde (vekayinamelerinde) bu grubun tamamından Kasogi/Kosagi olarak bahsedilir; hemen hemen ayni dönernde (M.S. 10. yüzyıl) Araplar, Farslar ve Gürcüler arasında ise Kaşak olarak bilinirlerdi. 13. yüzyıldan itibaren Çerkez adı kullanılmaya başlandı. (Ancak başlangıçta sadece Adigeler için değil, daha çok güney Ukrayna halkı için kullanılırdı). Bu kavrarn Çerkez şeklinde, kuzey Kafkasya insanları (Abhazlar, Abazalar, Osetler vs.) için bir genel isirn olarak kabul edilmiş ve hala da Türkçe ve Batı Avrupa kaynaklarında bu anlamda kullanılmaktadır. 1926 Sovyet nüfus sayımında Kabardalar hariç bütün Adige halklari için "Çerkez" tabiri kullanılmıştı. daha sonra, belli bölgelerde yaşayan (özellikle Karaçay-Çerkez Özerk Vilayeti'nde) Adigeler için kullanılır oldu ve bugün hala bu manada kullanılmaktadır. Bu arada, "Adige" (yerli konuşma dilinde her zaman olduğu gibi) bu grup için genel etnik bir tabir haline geldi. 1926 ve 1959 yılları arasında çerkez nüfusunun görünürdeki düşüşü sayida gerçek azalmadan ziyade tabirlerin manalarının yeniden belirlenmesinden kaynaklanmaktadır. (Çerkezlerin tarihi için Adige kısmına bakınız.) Karaçay-Çerkez özerk Vilayeti Ocak 1922'de Rusya Federasyonu'na baglı Stavropol topraklarında (kray) o1uşturu1muştur; idari merkezi (şimdi Çerkesk olarak bilinen) Batalpaşinsk'tir. Nisan 1926'da iki bölge birbirinden ayrı1mış (ayni yılın Ocak ayında yapılan nüfus sayımında zaten ayrı ayrı zikredilmişlerdi) ve Karaçay özerk Vilayeti ile 1928'de özerk vilayete dönüşecek olan çerkez Ulusal BöIgesi meydana getirilmiştir. Savaş yıllarında Karaçay özerk Vilayeti ilga edildi ve 1957'de tekrar kuruIduğunda yine çerkez Vilayeti'yle birleştirilerek Karaçay-Çerkez özerk Vilayet'i.oluşturuldu ve Çerkessk'de idari merkezi oldu. 27 Temmuz 1922'de Adige-Çerkez özerk Vilayeti kuruldu; Agustos 1928'de Adige özerk Vilayeti oldu Daha önce çerkez olarak bilinen yerli halk şimdi "Adige" olarak bilinmektedir, (bkz. Adigeler)
NÜFUS ve DAĞILIMI
Çerkes Nüfus artışı : 1926 1959 1970 1979 Çerkez+Adige 65.270 30.453 39.785 46.470 Ana dili Çerkeslerin Bölgesel dağılımı: Çerkez/Karaçay-Çerkez 34.430 - (74.1%) (tahmini) Ayrıca Rusyanın (Çerkes özerk vileyeti Adigey vb. bölgeler hariç) diğer yerlerinde de % 4.5 oranında bir çerkes nüfus olduğu tahmin edilmektedir. Rusya Federasyonu'nda Çerkezlerin kent-kırsaI kesim dağılımı : Çerkez +Adige Kent (18.8%) Kırsalkesim (81.2%)
DİL
Milli dil çerkezcedir Kabardiyan diliyle birlikte bir edebi dil oluşturduğu kabul edilir ve buna "Kabardino-Çerkez" olarak atıfta bulunulur. Kuzey-Batı Kafkas dilleri grubuna ve Abhazca-Adige alt grubuna aittir Adige diline oldukça yakındır ve her iki dil (Kabardino-Çerkez ve Adige) de kendi konuşanlarınca Adyga-bze şeklinde ifade edilir. Kabardino-Çerkez dilinde dört ana lehçe grubu vardır: Büyük Kabardiya, Mozdok bölgesi, Besleneyler (şu anda Çerkez halkının çogunluğunu oluşturan grup; yani Karaçay-Çerkez özerk Vilayeti'nde yaşayanlar) ve Kuban bölgesi. Aralarındaki farklar genellikle fonetik ve rnorfolojiktir. Kelime haznesinde önemli sayıda Türkçe, Farsça ve Arapça (özellikle din alanında) kelimelerin yanısıra bir hayli de Rusça kelime bulunmaktadır. İdari, adli ve diger resmi işlemlerde genellikle Rusça kullanılır, ancak teoride, gerekirse Çerkezce de kullanılabilir. Öğretim dili olarak Çerkezce tümüyle kullanılmamakta, yalnizca öğretirn dilinin Rusça oldugu okullarda 1-10 sınıflarda seçmeli ders olarak okutulmaktadır. Hem Kabardino_Balkar cumhuriyetinde , hemde Karaçay Çerkes'te Kabardino-Çerkez dilinde radyo Tv,gazete ve süreli yayınlar mevcuttur yalnız bunlardan bilimsel,teknik ve okul kitabı niteliğinde değildir.
Ana dili Çerkes'çe olanların yüzdesi : Çerkez+Adige Kentlerde %75.3 -- Kırsal kesimde 96.5 Rusçayı iyi bilen Çerkeslerin yüzdesi : Ana dil olarak %5.9. , ikinci dil olarak % 69.6 | |
| | | Admin Admin
Mesaj Sayısı : 668 Kayıt tarihi : 14/11/08 Yaş : 36 Nerden : Denizli
| Konu: Geri: Çerkesler Ptsi Kas. 17, 2008 6:11 pm | |
| DİN
Çerkesler de Hanefi ekolüne mensup sünni müslümanlardır ve Kuzey Kafkasya-Dağıstan din işleri idaresine bağlıdırlar. Çoğunluğu Türkiyede olmak üzere yakındoğuda sayıları tam bilinmemekle birlikte Kafkasyadakinden bir kaç katı Çerkes vardır.
Dağıstanlılar
Dağıstan Kavimleri. Nüfus sayımlarında ve diğer istatistiklerde Dağıstan halkları bu ana başlık altında toplanır. Terim aşağıdaki gurupları ihtiva eder : Avarlar,Darginler,Kumuklar,Laklar,Lezgiler,Nogaylar,Tabasaranlar,Tsahurlar,Rutullar,ve Agullar. Gerekli görüldüğünde bu guruplar ayrıolarak listeye geçiriliyor. ama eskiden ayrı olarak listeye geçen küçük guruplar artık tefrik edilmiyor. Bu küçük guruplar ise şunlardır : Andiler ,Arçinler ,Bagulallar ,Botlikler,Çamallar,Didoylar,Godoberinler,Kapuçinler,Karataylar, Hunzallar, Hvarşinler,Tindiler. Bunların tümü şimdi Avarlarla birlikte kaydediliyor. Kaytaklar ve Kubaçiler ise Darginler ile birlikte.
TARİH
Dağıstanda insan yerleşimi tarih öncesina kadar uzanır. Dağlık iç bölgeleri çapulculara karşı güzel bir koruma temin eder fakat arazinin ve iklimin elverişli olmaması dolayısıyla yaşamak ve beslenmek için pek elverişli değildir. Koyunculuk en önemli geçim kaynağıdır (halen ekonominin en önemli dalıdır)Yazın yüksek yaylalardaki otlaklara götürülen koyun sürüleri,kışın aşağı vadilerde korumaya alınırlar.Yakın zamana kadar bu bölgelere girmek mümkün değildi ve halen komşu vadiler ancak birbirleri ile yakın iletişim kurabiliyorlar. 1930'dan itibaren yollar yapıldıysada iç dağıstan hala izole durumdadır. Sahil ovalarda durum nisbeten daha elverişli olduğu için ilk çağlardan ititbaren yerleşik toplumlar buralarda oluşturuldu.Hazar sahili boyunca ticaret gelişti ve Kiev rusyası ileYakındoğu arasında önemli bağları kurdu.Sahil ovayı ikiye bölen Derbent geçidi Kuzey ile güney'i ayıran tabii sınır konumundadır.Burası işgalci ordular için geçit yolu olmakla birlikte 19.yy.a kadar politik anlamda , 20.yy.a kadar da kültürel ve ideolojik anlamda kırılamayan birbirine zıt etki alanlarının sınırını sembolize ediyordu. Dağıstan tarihinin en önemli olayı bölgenin araplar tarafından ele geçirilişidir.Bölge M.S.664 ten itibaren arap akınlarına uğradı.Ama ancak 8.yy. başlarında (Halife Hişam zamanında)Derbentte bir üs kurabildiler. 4.ve 5. yy.larda bu bölge antik Arnavut devletine bağlı idi. ve hristiyanlık oradan dağıstanın dağlarına ve ovalarına yayıldı. Araplarla birlikte islamiyet buraya girince hristiyanlığı ve putperestliği kovarak hızlı bir şekilde yayıldı.Dağlı kavimlerin bir kısmı islamiyeti hemen kabul etmekle birlikte İslamiyetin tamamen girmesi 16.yy. ve sonraki dönemlerine kadar gerçekleşmedi. Yerel gelenekler islamiyeti bölgeye getirme şerefini Araplara vermektedir.Üstelik asilzadelerin bir çoğu kökenlerinin Arap fatihlerine bağlamaktan zevk alıyorlardı.Bu fantaziler tarihi bir temele sahip olsun veya olmasın,gerçek oaln,gelecek 10 asır boyunnca dağıstan ortadoğunun kültürel sınırının kuzey ucu olarak islam dünyasının bir parçası haline geldi. Arapları diğer davetsiz misafirler takip etti : 11. yy.da Selçuklular , 13.yy.da karşılarına çıkanları ezip geçen ; Derbent kapısına giren, Volgayı karşıdan karşıya geçen,Hazar denizini dolaşan Moğollar , Altın ordunun Toktamış'ı ile Timur 14.yy.da dağıstan için karşı karşıya geldiler. 16.yy. ortasında Osmanlılar, 18.yy da İranlılar ve 19. yy. başlarında Ruslar. Rusların istilası bölgeyi güney çizgisinden çıkarıp kuzey çizgisine götürdü. Böylece Dağıstan Rusyanın güney ucu oldu. Fakat bu değişim öyle kolay olmadı.İslam dünyasına bağlılık hissi o kadar kuvvetli idi ki 20.yy.a kadar isyanlar devam etti. Resmiyette Altınordu hanı ve Osmanlı padişahı gibi dış idarecilere bağlı olmasına rağmen Dağıstan halkı her zaman bağımsız karakterini korumuştur. Yerel liderler çok güçlü idi. 15. ve 16. yy. da özellikle üç devlet güç merkezi olarak belirginleşti : Kaytakların Usmiye'si , Gazikumukların(Lak) Şamhale'si ve Tabasaranların Maasume'si. Kafkasyada herhangi bir harekat için bu üç devletin desteği çok önemli idi. Ve bunlar sık sık ittifaklarını değiştiriyorlardı. Mesela 1578'de hepsi osmanlıları destekliyordu,ama 17.yy.da hepsi Şah Abbas'ın müttefiki oldular. Bu üç devletin dışında Tsahur,Mahal sultanlıkları gibi küçük gruplar bulunuyordu.Ayrıca aşiretlerin federasyonu sistemi vardı ki herhangi bir akraba bağlılığı veya toprak çıkarları ile değil, gönüllü birliktelikler şeklinde oluştuğu için bunlar " hür cemaatler " olarak ta isimlendirilirler. Beylerinin başkanlığında bazen bir taraf,bazen de diğer taraf ile ittifak kurmak suretiyle en küçük birimde başlayıp kavimler arası ittifak seviyelerine varan çok güçlü ama sürekliliği olmayan bir kuvvet oluşturuyorlardı. Dağıstanın Ruslar tarafından ilhakından sonra Prensliklerin çoğu iktidarlarını şeklen muhafaza ettiler,fakat yeni isyanlar başladıkça bunlar da birer birer ilga edildi. (Usmiye 1819'da ,Maasume 1828'de , Şamhale 1865'te ) İsyanların en uzunu ve en önemlisi Avar Şamil'in (Şeyh Şamil) isyanı idi. Bu savaş 30 yıl boyunca tüm Dağıstanı sardı ve hem Ruslara Hemde Ruslarla taraf olan prensliklere yönelikti.(Hatta ruslara karşı olmayanlara bile) Hareket 18.yy. sonlarında Şirvan'da oluşan sufi dirilişten kaynaklandı. Bu diriliş Şeriatın önemini vurguluyordu ve ruh temizliğine olduğu kadar dini ibadetlere ve vecibelere de ağırlık veriyordu. 1820'de bir Nakşibendi şeyhi Dağıstanda bu öğretileri yaymaya başladı. Bu öğretiler Dağıstanda derin sofuluk ve küfre karşı isyan duygularının kaynağını oluşturdu. Müridler İşgalcilere karşı savaş açtılar ve ister yerli olsun , isterse yabancı, islam karşıtı unsurlardan Dağıstanı Temizleme çağrısı yaptılar. 1830'da Gazi Muhammed Dağıstan imamı oldu ,ondan sonra 1832'den 1834'e kadar Hamza bey geçti. Sonra Şamil ,hareketi 1859 da yenilinceye kadar yönetti. 1877-1878 Osmanlı rus harbi sırasında da isyanlar isyanlar oldu ancak bu dönem prensliklerin ve geleneksel liderlerin gücü kırıldığı için isyanlar etkisiz kaldı. 1917 ihtilali ve müteakip iç savaş kafkaslara da büyük bir karışıklık getirdi ve çok kan döküldü. Menşevikler ve Bolşevikler 1917 sonlarına doğru Dağıstan'a yerleştiler fakat 1918'de bölgenin Beyaz ordu tarafından işgal edilmesiyle buradan çıkarıldılar.Ba arada Nakşibendi tarikatına mensup Hotzo'lu Necmuddin ve uzun hacı İmamlığı dağlık bölgede yeniden kurmaya çalıştılar. Kızıl ordu Denikin idaresindeki beyaz orduyu tekrar yendi ve sovyet idaresini tekrar kurdu. Dağıstan özerk cumhuriyeti 20 Ocak 1921 de ilan edildi.bir kaç ay sonrada Necmuddin ve uzun hacı'nın isyanları bastırıldı. Dağıstan, Rusya federasyonu içerisinde,Hazar denizinin batı sahilinde ve Kuzey kafkasyanın doğu bölgesinde yer alır. Kuzeyde Kalmuk cumhuriyeti,doğuda hazar denizi,güneyde Azerbaycan cumhuriyeti,güneybatıda Gürcistan,Kabardino-Balkar ve kuzey osetya ile sınırdır. Yüzölçümü 50300 km2 Başkenti Mahaçkale Nüfusu 1.719 000 ortalama nüfus yoğunluğu 34.2 km2. Başlıca kaynakları : Petrol,doğalgaz ve kömür . Sanayi : Petrol ve gaz ondaj makinaları gıda ve diğer hafif endüstriler halı dokumacışığı ve el sanatları (gümüş işlemeciliği vb.) Tarım :hububat tarımı(çoğu bölgede sulama gerektirir) hayvan besiciliği özellikle koyunculuk.
ETNİK YAPI
: Avarlar , Akvaklar %0.5-Andiler %1.0-Arçinler %0.1-Bagulallar %0.4 -Botlikler%0.4 - Çamallar % 0.4 - Didoylar %0.4 - Godoberinler %0.2 - Kapuçinler %0.2 -Karataylar %0.7 - Kwarşinler %0.1 Tindiler % 0.5 (Yukarıda yazılan guruplar Avarlara dahil edilmişlerdir) Dargınlar % 13.9 - Kaytaklar % 1.8 - Kubaçiler %0.3 (bu iki kavim de darginlere dahil edilmişlerdir Lezgiler %11.5 - Laklar % 5.1 -Tabasaranlar %4.1 - Çeçenler %2.8 - Rutullar % 1.3 - Agullar % 1.0 - Tsahurlar % 0.5 -Kumuklar %11.2 -Nogaylar %3.3 - Türkler,Azeriler % 3.0 - Tatarlar % 0.4 Tatlar % 0. ? - Yahudiler % 1.5 - Ruslar % 12.5 - Ukraynalılar %0.5 -İranlılar % 0.4 - diğerleri %2.3 ETNİK GRUPLARIN NÜFUSA ORANI : Kafkas : %66.9 - Türk %17.9 - Slav %11.6
DİL
Dağıstan cumhuriyeti Büyüklüğüne kıyasla dünyanın en çok etnik nüfusuna sahip ülkesidir. Bu farklılık dile de yansımaktadır doğal olarak. Temsil edilen ana dil grupları Kafkas , Türk ve hint-avrupa (slav ve iran ) dilleridir. her grupta teoride birbirine çok yakın diller bile anlaşabilir değillerdir. (özelliklede kafkas grubu ) üstelik her dil bir çok lehçe ve alt lehçelere sahip ki bu lehçeler dahi çoğunlukla birbiri ile anlaşamamaktadır. Bu linguistik karmaşa standart bir edebi dilin gelişmesine engel oldu ve neticede sovyet döneminden önce kafkas dillerinde çok az yazılı metin bulunuyor. Bunun yerine arapça müşterek edebiyat dili oldu. 17. ve 18. yy da zirveye ulaşan arapça eğitimi uzun bir geleneğe sahiptir. Dağıstanda öğrenciler Şam ve Halep gibi şehirlere eğitimlerini tamamlamak için giderlerdi. Bütün dağıstan alimleri ve şairleri Arpçayı kolaylıkla kullanabiliyorlardı. Bazı dillerin yazılı şekilleri geliştirildikten sonrada dağıstan alimleri Arapçayı kullanmağa devam ettiler. ilk nüfus sayımında (1926) okur yazar olanların sayısı çok az idi ve bunlar da kendi dilleri ile değil arapça ile okuyup yazıyolardı. Bu gün bile arapça Dağıstan diyanet işlerinin resmi dili olması sebebi ile kalıntılarını sürdürmektedir. Sovyetler döneminde ise yazılı şekilleri bulunmayan diller için alfabe bulmak ve çok sayıda lehçesi olan dillere standart formlar geliştirmek için bir kısım çalışmalar yapılmış isede dil sorunu o kadar karışıktır ki herhangi bir dili resmi iletişim vasıtası haline getirmek bu gün dahi mümkün olmamıştır. bir dönem ilköğretim Avar,Dargın,Lak,Lezgi;Kumuk,Tabasaran,Nogay,Rusça ve Muhtemelen azeri çeçen dillerinde veriliyordu, Daha sonra dillerin bir kısmına sınırlamalar getrildi. İlköğrenimin 1.ve 2 sınıflarında Dargın ,Lezgi ,Avar dillerinde verildi. Dağıstanda bir üniversite ve birkaç ihtisas enstitüsü bulunuyor fakat buralarda eğitimde hiç bir dağıstan dili kullanılamamaktadır. Sadece Padegojienstitüsünde cumhuriyetin temel dillerinde eğitim verilmektedir. Cumhuriyetin temel dillerinde radyo ve Tv. yayını yapılmaktadır. Ayrıca bu dillerde diğer dağıstan dillerinde gazete ve süreli yayınlar çıkmaktadır. Dağıstan basını Sovyet dönemi ile başlar. Daha önce çıkan ilk gazete 1915'te arapça idi. Bu ülkede 1928'e kadar arap harfleri, 1928 - 1938 Latin harfleri ve 1938 den sonra ise kiril harfleri kullanılmağa başlanmıştır.
DİN
Dağıstan halkının büyük çoğunluğu sünni müslümanlardır. (şafii mezhebi) fakat küçük bir grup şii cemaat mevcuttur (lezgiler arasında)Gayrimüslimler arasında kadim Yahudi cemaati(dağlı yahudiler ve küçük hristiyan gruplar mevcuttur. Sufi hareketin her zaman kuvvetli olduğu dağıstanda önemli tarikatlar Kadiri ve Nakşibebdidir. İkikcisi özellikle halen güçlü ve faal gözüküyor.
Kabartaylar
Kabartaylar kendilerini Kaberdey ,Ruslar ise Kabardintsi olarak adlandırırlar. Kuzey Kafkasyanın merkez bölgesinde yaşarlar.Çoğunluk Kabardino-Balkarya cumhuriyetinde yaşar. fakat Adige özerk vilayetinde de bazı yerleşim birimleri vardır.
TARİH
Kabartaylar,kendilerini Adige olarak isimlendiren kafkas kavimlerinin bir grubundan geliyorlar.Sonunda üç ayrı milli grup haline gelen Kabartaylar,Çerkesler,ve Adigeler. Aslında hepsi aynı kökten gelmelerine aynı ismi taşımalarına (Adıge) rağmen kaberdey ismi mesela daha spesifik olmak bakımından sadece bir alternatif olarak kullanılır. Adige kabilelerinin orijinal yerleri Kuban havzasında idi,ama 14.yy.sonlarında Büyük kabartay olarak bilinegelen bölgedeki Terek nehrinin sol kıyısında bir çoğu yerleşmiş bulunuyordu. 15.yy. başlarında küçük kabartay olarak bilinen yere de yerleştiler. Doğuya göçlerinde Adigenin bir kolu Moğol istilası esnasında dağlara sürülen Alanlarla karşılaştı.Adige kısmen asimilasyona uğradı. İşte kabartaylar bu karışımın bir ürünüdür.
Kabartaylar çevrelerindeki kavimlerin bir kısmını isareleri altına aldıkları için 15.yy.da güçlendiler.16.yy.da kabartaylar kırım tatarlarının hücumlarıyla yağmalandılar ve kısmen idarelerine girdiler. Aralarındaki ilişki her zaman düşmanca değildi. zira kırım hanları çocuklarını yetiştirmeleri için kabartay prens ailelerine gönderiyorlardı.Ayrıca kırım'ın etkisiyle islamiyet bu bölgeye iyice yerleşti. Kabartayda zaten bir süreden beri müslüman bulunuyordu.(13.-14. yy. cami kalıntıları bu bölgede bulundu.)Buna rağmen 1557'de Kabartaylar IV İvan'a (korkunç ivan) Tatarlara karşı korunmak için elçi gönderdiler. Bu istekleri yerine getirildi ve İvan'ın bir Kabartay prensesiyle evlenmesinden sonra ilişkiler dahada kuvvetlendi. 1561 de ruslar terek nehri üzerine bir kale inşa ettiler,1567'de bir başka kale kuruldu. 17.yy.da ruslar bölgeye iyice yerleşmiş ve kafkasların daha derinlerine uzanmak için hazırdılar.Osmanlılar ve İranlılar'da kafkasları ele geçirmeye çalışıyorlardı ve 18.yy.ardarda savaşlara sahne oldu. Belgrad antlaşması(1739) Kabartay'ı tarafsız bir devlet ve osmanlılar ile ruslar arasında bir tampon bölge haline getirdi. 1774'deki küçük kaynarca antlaşmasıyla bölge ruslara bağlandı. | |
| | | Admin Admin
Mesaj Sayısı : 668 Kayıt tarihi : 14/11/08 Yaş : 36 Nerden : Denizli
| Konu: Geri: Çerkesler Ptsi Kas. 17, 2008 6:11 pm | |
| Rusların Kafkasyada yayılmaları sık sık yerli halkın isyanına maruz kaldı ve çok uzun,çok kanlı savaşlar olmasına rağmen bu yayılma durdurulamadı.20.yy. bölgeye yeni karışıklıklar getirdi.Rus ihtilalinden sonra milliyetçi partiler,bolşevikler,menşevikler ve beyaz ordunun üstünlük mücadelesi dolayısıyla kafkaslar çalkantıya gömüldü. Kabartay'da hakimiyeti 1918'de sovyetler ele geçirdiler.Fakat kabardino Balkarya vilayeti 16 ocak 1922'de kuruldu. 5 aralık 1936'da özerk cumhuriyet haline dönüştürüldü.Ağustos 1942'de almanlar bölgeyi 6 aylık bir süre işgal ettiler.Bir yıl sonra bütün Balkarlar nazilerle işbirliği yaptıkları gerekçesi ile(mart 1944'te) orta asya ve kazakistan'a sürgün edildi. Balkar ibaresi cumhuriyetin ünvanından silindi ve 1957'de sürgün edilen halkların haklarının iadesine kadar değiştirilmedi. Kabardino-Balkarya olarakta bilinen Kabartay-Balkar cumhuriyeti Kuzey Kafkasya'da Rusya federasyonu içindedir.doğu ve güneydoğusunda kuzey osetya,güneybatıda Gürcistan cumhuriyet,batıda ise Karaçay-çerkes özerk vilayeti ile komşudur.yüzölçümü 12500 km2,Başkenti Nalçik olan cumhuriyetin 7 kasabası ve 8 yerleşim birimi bulunuyor. ortalama nüfus yoğunluğu, 56.6 km2. Başlıca kaynakları Molibden ve Tungten depozitleri ve bunları işleyen fabrikalar,makine imalatı ve kimya endüstrisi,inşaat malzemeleri imalatı,kereste,gıda ve diğer hafif endüstrilerdir. Tarım alanında ise tahıl ziraati(buğday ve mısır) meyve yetiştirme ve bağcılık,koyun,domuz ve at çiftçiliği,arıcılık ve ipekböcekçiliğidir.
DİL
Milli dil Kabartaycadır.Kafkas dillerinin kuzeybatıgruplarından Abhaz-Adige alt grubuna bağlıdır.Bu dil Kabardino-Çerkes olarak bilinir,çünkü bu iki dilin(kabartay-çerkes)tek edebi dil oluşturduğu kabul edilmektedir.Çok yakın olan diğer diller Abhaz,Abazin ve Adigedir.Özellikle Adige dili kabartayca ile çok yakındır ve kabartaylarda adige grubuna dahil olduğu için her iki dil Adiga-bze (adige dili) olarak adlandırılır.Kabartay dilinde dört lehçe vardır:Büyük kabartay,Mozdok,Beslan ve Kuban.Büyük kabartay ve özelliklede Beslan lehçesi edebi dil için esas alındı. Lehçeler arasındaki fark özellikle çok az ve çoğunlukla fonetik ve morfolojiktir.Kelime hazinesi arapça,türkçe,rusça ve farsça'dan çok sayıda kelime içerir.Yerli kelime yapılarında ilk göze çarpan özellik eş sesli ve çok anlamlı olmasıdır. İlk Kabartay gramer kitabı Pedagog Sh.B Nogmov(1840-1843)tarafından derlendi.İlk Kabartayca-Rusça sözlük 1889'da çıktı.Sovyet yönetimi döneminde kabartay dilinin bazı yönleri (tarihi gelişimi,lehçe farlılıkları vb)kısmen detaylı olarak çalışıldı isede İdari hukuki ve resmi prosedürde Rusça kullanılır.Fakat teoride gerekirse kabartayca'da kullanılabilir..
EĞİTİM
1958 de kabartayca 1.ve 4. sınıflarda eğitim dili olmasına rağmen 1972 lerden sonra öğretim dili rusça olan okullarda seçmeli ders olarak verilmeye başlandı.son dönemde ise eğitim dili rusçaolmakla birlikte kabartayca-adigece de ilkokuldan liseye kadar mecburi ders üniversite de ise isteğe bağlı seçmeli ders olarak okutulmaktadır. Cumhuriyet'te 1957 de kurulan bir üniversite, Jeofizik enstitüsü, Ekonomi,dil tarih ve edebiyat araştırmaları enstitüsü bulunmakla birlikte bu müesseselerde Kabartayca eğitim verilmemektedir(sadece isteyenler için seçmeli ders olarak okutulmaktadır). İlk Gazete 1920 yılında yayınlanmış halen kabartayca,rusça ve balkarca gazeteler mevcuttur. Yine belirtilen dillerin hepsinde radyo ve sınırlı sürelerde olmakla birlikte Tv. yayını mevcuttur.(ortalama günde 4 saat) 1980 yılı içerisinde kabartayca yayımlanmış kitap baskı adedi 172000 dir. Cumhuriyet'te bu güne değin 1923-1924 Latin harfleri , 1924-1936 Latin harfleri(Yakovlev'in versşyonu) , 1936 kiril alfabesi alınmış olup sonuncusu günümüzde de kullanılmaktadır.
DİN
Kabartaylar sünni ve müslümandırlar ancak Mozdok civarında civarında küçük bir hristiyan cemaat mevcuttur. Kabartay Kuzey kafkasya ve dağıstan diyanet işlerine bağlıdır. bölgede 1830 da 113cami mevcuttu fakat günümüzde bu sayının kesin bilinmemekle birlikte 10-15 civarında(köyler dahil) olduğu tahmin edilmektedir.Ayrıca bölgede suudi ve kafkas (kabartay-çerkes) kökenli gönüllülerce dini eğitim veren bir okul mevcuttur.
NÜFUS ve DAĞILIMI
Bölgesel Dağılım : Nüfusun % 94.4'ü cumhuriyette , % 5.6'sı rusya ve eski sovyetlerde yerleşiktir. Etnik kompozisyon : % 45.5 kabartay - % 9.0 Balkar - % 1.5 osetyalılar - %35.1 ruslar - %1.8 ukraynalılar - % 7.1 diğerleri Kent,kırsal kesim dağılımı: Kentler: Kabartaylar %20.8 - Balkarlar %4.9 - Osetyalılar %1.9 - Ruslar %60.1 - Ukraynalılar % 3.0 - Diğerleri % 9.2 Köyler : Kabartaylar %67.0 - Balkarlar %12.2 - Osetyalılar %1.2 - Ruslar %16.3 Ukraynalılar %0.6 Diğerleri %2.7 Okuma yazma oranı:Bu konuda yeni dönemi yansıtan kesin rakamlar olmamakla birlikte okuma yazma oranı %99 dur (1970 sayımlarına göre her 1000 kişiden 30'u yüksekokul , 417'si lise ve 290'ı ilkokul mezunudur. yine 1980 yılında yapıılan bir sayıma göre anadilini kabartayca olarak belirtenlerin oranı %97.9 , Rusça'yı ikinci dil olarak belirten ve iyi bilen kabartayların sayısı % 76.7 dir.
Karaçaylar
Kendi dillerinde Karaçay,Karaçayalı ; Rusçada Karachayevtsi. Karaçayların çoğunluğu Bir kez daha Rusya federasyonuna bağlanmış olan Karaçay_Çerkes özerk vilayetine yerleştirilmişlerdir.
TARİH
Karaçaylar kuzey kafkasyanın türkçe konuşan topluluklarından biridir. Linguistik delillere bakılırsa bunlar Kıpçak(kuman/polovtsian)kabileler grubunun soyundandır. Yakinen ilgili oldukları balkarlar gibi Karaçaylarda muhtemelen kuvvetli bir Alan unsuru ihtiva etmektedir.Çünkü yerleştikleri bölge uzun yıllar Alanların işgali altında lklmıştır. Bu teori Megreli'nin bunları "Alanlar" diye adlandırmasıylada desteklenmektedir. Dillerinin ve kültürlerinin güneydeki (Alanların soyundan gelen ) Osetyalılarla benzerlikler arzetmeside bu bağlamda zikredilebilir. 17.yy. da bölgeye yapılan nogay göçü ve kırım tatarlarının gerçekleştirdiği temaslar Karaçayların islamı tanımalarına yardımcı olmuştur.Ancak mahalli rivayetler nihai noktada Karaçayların islamı kabul etmelerinde 18.yy.da yaşamış İshak efendi isminde Kabartaylı hocanın çok büyük etkisi olduğunu belirtmektedir. 16. Yy. Ortalarından beri terek nehri etrafında ve Komşu Kabardiyada çok büyük bir Rus varlığı bulunmakta idi. Fakat Karaçaylar 1828 yılına kadar rus idaresine tabi olmadılar.Rus yönetimi büyük bir tepki ile karşılandı ve 1870'lere kadar gerçekleşen sayısız ayaklanmalar nedeni ile bir ara ruslar karaçayları topluca tüekiyeye sürgün etmeyi bile düşündüler(bu dönemde gerçekleşen kırım tatarları ve çerkeslerin sürülüşüne benzer şekilde) Ancak böyle bir plan uygulamaya konulmadı ve Karaçaylar Kuzey kafkasyada kaldılar. 1918'de karaçayda çok kısa bir süre sovyet idaresi kuruldu fakat bu duruma 1920 baharına kadar bölgeyi elinde tutacak olan beyaz ordu tarafından derhal son verildi. 1920'de beyaz ordu'da Kızıl ordu tarafından bölgeden atıldı. 12 ocak 1922'de Karaçay _ Çerkes özerk vilayeti oluşturuldu.1926 Karaçay özerk vilayeti ve Çerkes Milli bölgesi (bu da 1928'de özerk vilayet oldu)şeklinde iki kısma ayrıldı.Ağustos 1942'de Alman ordusu Karaçay özerk vilayetine girdi ve bölgeyi beş ay kadar elinde bulundurdu.Bölge ocak 1943'te almanlardan kurtarıldı. 8 mart 1944'te güya alman ordusuyla işbirliği yaptıkları gerekçesiyle Karaçay nüfusunun tamamı orta asya ve kazakistan'a sürüldü. (oysa Karaçaylardan binlerce kişi Alman işgali sırasında kızıl orduda görev yapmaktaydı.)Sürgün sırasında çok sayıda karaçaylı hayatını kaybetti ,eğitim ve kültür hayatları kesintiye uğradı. 13 yıl sonra 1957 hakları iade edildi ilga edilen özerk vilayetleri yeniden kuruldu ve 1922/1926'da olduğu gibi Çerkes özerk vilayeti ile birleştirildi.
COĞRAFYA
Karaçay Çerkes özerk vilayeti Rusya federasyonuna bağlı Stavropol topraklarında bulunur. Dağlık ve ormanlık bir bölgedir. Nüfus genellikle Kuzeyde yoğunlaşmıştır.Güneydoğusunda Kabardino_Balkarya ve güneyinda Gürcistan bulunmaktadır. Yüzölçümü 14100 km2 Başkenti Çerkessk ortalama nüfus yoğunluğu km2 başına 27.2 olup dört şehri ve dokuz yerleşim bölgesi vardır. Başlıca kaynakları :: çinko ve kurşun Sanayi :: Madencilik,kimya ve petrokimya endüstrisi,az sayıda makina üretimi,yapı malzemesi ve diğer hafif endüstriler Tarım::Hububat üretimi,şekerpancarı,ayçiçeği,meyve ve sebzeler,hayvancılık.(özellikle koyun yetiştiriciliği)
NÜFUS
En son sayımlar itibariyle :150 000
Bölgesel Dağılım : : Karaçay nüfusun % 83'ü Karaçay özerk vilayetinde , % 4'ü Rusyanın diğer bölgelerinde yaşamaktadır Kent -Kırsal Dağılımı : Nüfusun % 15'I kentlerde , % 84.5'I kırsal kesimde yaşamaktadır Etnik kompozisyon : % 29.7 karaçaylar - % 6.6 abazinler - % 3.2 nogaylar - % 9.4 çerkesler - % 45 ruslar,ukraynalılar - % 6.0 diğerleri Okuma yazma oranı : % 99'un üzerinde
DİL
Milli dil Karaçay – Balkar'dır ve batı Türk dilleri grubundandır. Kıpçak ve Kıpçak polovtsian alt grubuna ait olarak sınıflandırılabilir. En yakın olduğu dil kumuk'tur. Bir nebzede Nogay diline benzemektedir. Karaçay Balkarın iki ana lehçesi vardır. Karaçayların "ç grubu" ve balkarların "ts grubu" modern edebi dilleri bu iki lehçenin birleşmesinden oluşmuştur. Kelime haznesi komşu kafkas ve İran dillerinin tesiri ile türkçeden farklıdır Arapça,farsça ve rusça epeyi kelime vardır. İdari ve resmi işlemlerde rusça kullanılmakta olup teoride karaçayca'da kullanılabilir. Karaçay Çerkes özerk vilayetinde karaçay – balkar dilinin yanısıra Kabardino – çerkes ,abazin ve nogay dillerinde de yayın yapılmaktadır.
EĞİTİM
Karaçay dili seçmeli ders olarak okutulmakta ve eğitim Rusça ile yapılmaktadır. Karaçayevsk'te bir pedagoji enstitüsü ,Çerkessk'de stavropol politeknik enstitüsünün bir şubesi bulunmaktadır. 1920'ye kadar arap harfleri - 1920 / 1924 arası değişikliğe uğramış arap alfabesi – 1924 / 1926 latin harfleri – 1926 / 1936 latin harfleri (ikinci alfabe) – 1936 /1961 kiril harfleri – 1961 / 1964 kiril harfleri (ikinci alfabe) – 1964 kiril harfleri (üçüncü alfabe) kullanılmıştır. Bu gün hala son alfabe kullanılmaktadır. Nüfusun % 99'u okuryazar olup her bin kişiden 325'i ilkokul – 346sı lise ve 32'si yüksekokul mezunudur.
DİN
Karaçaylar sünni (hanefi)dirler Kuzey kafkasya din işlerine bağlıdırlar. Sürgün edilmelerinden sonra kapatılan camiler bu yeni dönemde büyük bir hızla açılmakta ve sayıları her geçen gün artmaktadır.
İnguşlar
İnguşlar. Kuzey Kafkasya’nın dağlı haklarından biri. Çoğunluğu, Rusya Federasyonu içindeki İnguş Cumhuriyeti’nde yaşar. Kendilerini Galgay olarak adlandırırlar. Çeçence’ye çok yakın bir dil olan İnguşça konuşurlar. İnguşların çoğu sufizme bağlı Müslüman’dır.
Kökleri
İnguşların atalarının İÖ 10.000-8.000 yıllarından, Ortadoğu'daki Bereketli Hilal'den Kafkasya’ya göç ettikleri kabul edilir. Ali-Yurt ve Magas yakınlarında, İÖ 6000-4000 yıllarına, Neolitik Çağa ait çanak ve çömlekler, ayrıca taş baltalar, cilalı taş aletler, kap kacak bulunmuştur.
Tarih
İnguşların tarihi, Çeçenlerin tarihiyle doğrudan ilişkilidir. İki halkın da Kafkas Dağlarındaki ataları olan kabileler, 7. yüzyıl Ermeni kaynaklarında Nahço olarak geçer. Bu iki halk da yüksek kesimlerden Kafkas Dağlarının kuzeyindeki ovalara 15-16. yüzyıllarda inip yerleşmişlerdir. Halkın çoğunluğu 16. yüzyılda İslam dinini benimsemiştir. Bu kabileler, 18. yüzyılda Çeçenler ve İnguşlar olarak anılmıştır.
1810 yılında Rusların egemenliğine giren İnguşlar, II. Dünya Savaşı’ndan Nazilerle işbirliği yapmakla suçlanarak Kazakistan ve Sibirya’ya sürüldü ve sırada halkın yaklaşık üçte ikisi yaşamını yitirdi. Stalin’in ölümünden sonra, 1957 yılında İnguşların ülkelerine dönmesine izin verildi.
Ancak İnguşların topraklarına Osetler yerleştirilmişti ve İnguş topraklarının bir bölümü de Kuzey Osetya’ya katılmıştı. Evlerine dönen İnguşlar, Osetlerin kötü muamelelerine maruz kaldılar. Ekim 1992’de, Kuzey Osetya’da Prigorodny bölgesinde yaşan İnguşlar Osetlerin silahlı şiddet eylemleri sonucunda yerlerinden edildiler. Bu olaylar sırasında 60.000 kadar İnguş evsiz kaldı, yaklaşık 10.000 kadar kişi yaşamını yitirdi ve 5.000 kadar kişi de kayboldu.
Kültür
İnguşlar, geleneksel kültürü zengin bir halktır. Bu geleneksel kültürde efsaneler, destanlar, masallar, şarkılar ve fıkralar önemli yer tutar. Müzik, şarkılar ve halk dansları önemlidir. İnguşların en ünlü çalgıları dehç-pandr (bir tür balalayka), kehat pondur (genellikle kızların çaldığı bir tür akordeon), üç telli violin, zurna ve tamburin sayılabilir. | |
| | | | Çerkesler | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|