Çeçenler
Çeçenler, Kafkasya'nın yerli halklarından biridir. Çoğunluğu, Kuzey Kafkasya'da, Çeçenya'da yaşar.
ÇEÇENLER
Çeçenler Kuzey Kafkasya’nın yerli (otokhton) halklarından olup Kuzey-Doğu Kafkasya’da Çeçenistan’da yaşarlar. Kendilerine Nohçi diyen Çeçenler komşuları tarafından Miçikis (Kumukça), Burtel (Avarca), Şeşen (Kabardeyce) gibi isimlerle anılırlar. Çeçenler, İnguş ve Tuşlarla birlikte Weynah halkını oluştururlar. İnguşlar kendilerine Ğalğay demektedir. (weynah halkının üçüncü kolunu oluşturan Tuşlar, nüfusça çok küçük bir topluluktur ve genellikle Kafkasların güney kesiminde yaşarlar.)
Kendilerine Nokhçi, Nakhçi veya Nohçuo, Nahçuo yaygın olarak Nokhçuoy (Nohçoy) derler. Komşuları onları çok değişik adlarla tanımlarlar. Örneğin Kumuklar Miçikis, Avarlar (Tavlılar) Burtel, Kabardeyler Şaşan, Ruslar ise Çeçentsamı derler. Çeçenler, İnguşlar ve Tuşlarla birlikte Vaynakh grubunu oluştururlar. Bu grubun diğer iki üyesinden İnguşlar kendilerine Galgay, Tuşlar ise Batsoy der. Çeçen, İnguş ve Tuşların oluşturduğu dil grubunu dil bilimcileri "Nakh" diye adlarıdırır. Son zamanlara kadar Çeçenlerin hangi kökten geldikleri bilinmiyordu. Rus bilgini Krupnov, Nakh geçmişinin Gargarlara dayandığını ifade etmiş; Berkok ise, Şerametta'dan yola çıkıp Sarınatlar'dan geldiğini belirtmiştir. Arkeologlar ve dilbilimcileri Nakhların kolu oları Nakhçi Nokhço (Nahçi Nohçolar)ların, MÖ VII. - beş bin yıllarında Kafkasya'da bulunduklarını, kendilerinden önce burada başka kavimlerin yaşamadığını doğrulamaktadır.
Hatta Nakhların Önasya'da Kafkasya'ya gelip yerleştiklerini ortaya koymaktadır. Bu göç iki koldan olmuştur. Derbent boyundan gelenlerin Çeçenlerle şimdiki Dağıstanlıların, Doğu Karadeniz yolundan gelenlerin ise Çerkes kavimlerinin olduğu görüşü giderek taraftar toplamaktadır.
Varlığı bilinen, ama tarihi açıkça aydınlanamayan İber Kavkaz Devleti'nin asıl üyesinin, şimdiki Çeçenlerin ataları olduğu reddedilmemektedir. Onomastik, toponomik ve hidrostik adlar bunu onaylamaktadır. Tarihte anıları Gargarlar, Duvaylar, Dzurdzuklar, Alaroidler, Cacaniler (tsatsani) Ganariler, Pşavvalar, Khavurlar, Tuşlar, Mohevclar (Mohevtsler) günümüz Çeçenlerinin değişik kabilelerinin adları olarak kabul edilmektedir. Hatta, Kharsur, Pşava ve Tuşların Gürcüleşmiş Çeçen oldukları bilinmektedir.
Nakhçi veya Kiti, Kistü (Gürcülerin Çeçenlere verdikleri ad) adının ilk kez VII. yüzyılda Ermeni tarihçisi M. Kagan-katvatsi, Argvani Tarihi adlı eserinde anılmıştır; aynı tarihçi Çeçenlerin atalarının Ura adlı bir babanın soyu olan Utaoy'dan Sadoy'dan, Gergaroy'dan çıktığını belirtmiştir.
Çeçen, İnguş ve Tuşların oluşturduğu dil grubu Weynah (veya Nakh) adıyla bilinir. Weynah ve Dağıstan dilleri de Kuzey-doğu Kafkas Dil ailesi’ni oluşturur. Çeçencenin diğer Kafkas dilleri ile ilişkisi aşağıda tabloda özetlenmiştir. Kuzey Kafkasya halklarının çoğunluğu müslümandır (Sünni). Kuzey Kafkas Halkları (Abazalar, Adığeler, Weynahlar, Dağıstanlılar, bu bölgede yüzyıllardır aynı kültür ve tarihi paylaşarak yaşayan asetinler ve daha sonar bu bölgeye gelip yerleşmiş Karaçaylılar ve Malkarlılar) çok yakın tarihsel kültürel ve akrabalık bağlaruyla birbirine bağlıdırlar. 19. yüzyıl ortalarında Çarlık Rusyası’nın uyguladığı sürgün politikası sonucu bu halkların önemli bir kesimi Osmanlı İmparatorluğun’da iskan edilmiştir. Günümüz Türkiyesinde 6 milyon Kuzey Kafkasyalının yaşadığı tahmin edilmektedir. Türkiyede Çerkes kavramı, genellikle bütün Kuzey Kafkasyalıları kapsayacak biçimde kullanılmaktadır.
Günümüzde Urartologlar, Çeçenlerin Urartularla akraba olduğunu reddetmemektedirler, hatta Önasya'da devlet kuran Urartuların yukarıda adı geçen Ura'dan neşet ettiğinde de gerçek payı vardır. Hurri- Urartu- Çeçence ilişkisini inceleyenlerce tasdik görmektedir.
Bundan şu sonuç çıkmaktadır. Çeçenler Urartulardır. Urartular, Çeçenlerin Önasya'da kalan kolu olmaktadır. Gerçekten, yapısı, gramer özellikleri, bütünlüğü ve gramatikal sınıflarıdırıcıları vs. ile Urartuca ile Çeçence birbirine benzemektedir.
Çeçenlerin kısa tarihi
Bugünkü Çeçenistan ülkesinde, özellikle Kezenoy gölü ve halhulav nehri çevresinde Paleolitik dönemden beri insanların yaşadığı bilinmektedir. Ülkenin çeşitli yerlerinde M.Ö. III. Bin yıllarına ait mezarlar bulunmuştur. Arkeolojik verilere gore bu dönemde tarım, çömlek yapımı ve maden işlemeciliği bölgede gelişmişti.
Nohçi genel adıyla Çeçenlerden bahsede ilk yazılı kaynaklar M.Ö. 4-3. yüzyıllardaki Ermeni, Gürcü ve Roma-yunana kayıtlarıdır. M.S. 1. yüzyılda Alan Kavimler Birliğine katılan Çeçenler, zamanla orta ve kuzey-doğu Kafkasya’da çoğalmışlardır.
Çeçenlerin Müslümanlık ile ilk tanışması 8. yüzyıl başlarında Arap-Hazar savaşları dönemindedir. Bu savaşlar sırasında Ememvi orduları Çeçenistan’a da akınlar yapmışlardır.
10-12. yüzyıllarda Gürcü Karallığı aracılığıyla Hristiyanlık Çeçenistan’a sokulmak istenmişse de bu din hiçbir zaman Çeçenler arasında yaygınlaşmamıştır. 16-18. yüzyıllarda Dağıstan’daki müslümanların etkisiyle Çeçenistan’da İslam Dini yaygınlaşarak egemen din haline gelmiştir. Nakşibendi ve Kadiriye tarikatları 19. yüzyılda bölgede yaygınlaşmıştır.
13 ve 14. yüzyıllarda Moğol saldırıları karşısında Çeçenler Kafkas Dağlarına çekilerek bağımsızlıklarını korumuşlardır. Bu dönemde Çeçenler kendilerine özgübir kale mimarisi geliştirmişlerdir. “Savaş Kulesi” olarak tanımlanan bu mimari örnekleri günümüze kadar ulaşmıştır.
1556 yılında Rusya’nın Astrahan’I işgal etmesinden sonar Çeçenistan-Rusya ilişkileri başlamıştır. Rus birlikleri 1587’de Terek nehrine ulaşmış ve 1590’ da Sunja nehri üzerinde ilk Rus kalesi kurulmuştur. Ancak 1783 yılına kadar Rusya’nın Çeçenistan’da fazla ilerlemediği görülmektedir. Fakat 1782-1784 yıllarında Güney ve Kuzey Kafkasya’yı birbirine bağlayan Daryal Geçidi’nin ele geçirilmesi ve bu geçitteki Gürgistan Askeri Yolu’nun açılması, 1784’te Vladikavkaz kentinin kurulması ve 1801’de Gürcistan’I ilhak eden Rusya’nın (güneyde) Transkafkasya’da egemenliğini pekiştirmesinden sonar saldırılar artmıştır. 1783-1824 yıllarında Çarlık, sistemli bir şekilde müstahkem hatlar kurarak ilerlemiştir. Bu dönemde (1818’de kurulan Graozni gibi) Kuzey Kafkas kentleri, Rus müstahkem hatlarının oluşturan kaleler halinde kurulmuş, birer askeri ve ticari merkez olarak gelişmiştir.
Rusyanın ilerlemesine karşı çok şiddetli direnişler yapılmıştır. 1783-1793 yılları arasında Şeyh Mansur’un 1810’larda İmam Hadis’in ve 1820’lerde Taymi Biybolat’ın önderliğinde işgale karşı önemli ve etkili direnişler gerçekleştirilmiştir. Fakat 1810’da İnguşistan bölgesi Rusya’nın kontroluna geçmiş ve İnguşların bir kesimi General Yemelov tarafından kuzeydeki ovalık bölgelere iskan edilmiştir.
Çeçenistan’ın direnişinde en öenemli ve kritik dönem, 1829-1859 yıllarındaki İmamlar Dönemi olarakta bilinen dönemdir. Dağıstan’da Gazi Muhammed’in (1829-32) imamlığı ile başlayan bu dönem, İmam Hamzat (1832-34) ve Şeyh Şamil (1834-59) imamlıkları ile devam etmiştir. Bu dönemde Rusya’nın işgaline karşı gerçekleştirilen örgütlü direniş sonucu sayıca çok üstün konumdaki Rus ordusuna karşı bağımsızlık yıllarca korunabilmiştir. İşgale karşı gösterilen kararlı direniş sonucu Rus ordusu sürekli takviye edilmiş, 1860’larda mevcudu 3000’e yükselmiştir. Ancak 1859’da Şeyh Şamil’in esir düşmesinden sonradır ki Çeçenistan’daki direniş büyük ölçüde tasfşye edilebilmiştir. (Çeçenistan’ın düşmesinden sonar Rus ordusu Kuzey-batı Kafkasya’daki operasyonlarını yoğunlaştırmıştır. Kuzey-batı Kafkasya halklarının –Adığeler, Abazalar ve Ubıkhlar- çoğunluğunu ve Çeçen-İnguş halklarını önemli bir kesimi yurtlarından sürgün edilerek Osmanlı topraklarında iskan edilmiştir.)
Çeçenistan işgal edildikten sonar Rusya’nın uyguladığı kolonizasyon politikasına karşı sürekli ayaklanmalar şeklinde direnilmiştir. 1860-61’de Naib Duev Uma ve Kadı Ataev Atabiy önderliğindeki ayaklanma kanla bastırılmıştır. 93 Harbi olarak bilinen 1877-78 Osmanlı-Rus savaşı’nda Şeyh Şamil’in Naiblerinden Simsirir Ali Bek önderliğinde başlayan büyük ayaklanma Çeçenistan’ın hemen tamamını etkilemiş ve güçlükle bastırılabilmiştir. Bu ayaklanmadan sonar Abrek olarak bilinen halk kahramanları direnişi sürdürmüşlerdir. Bu kahramanların en ünlüsü 1913’te öldürülen Abrek Zelimhan’dır.
Rusya Çeçenistan’da tam bir kolonizasyon politikası izlemiş, Çeçen halkının ekonomik ve kültürel gelişimini engellemeye çalışmıştır.. Grozni şehrine Çeçenlerin girmesi bile yasaklanırken, halk tarıma elverişli olmayan dağlık bölgelere doğru yerleşmeye zorlanmış, ovalık kesimlere Kazaklar iskan edilmiştir. Bu politikalar sonucu 1910’larda bir Kazak ailesi başına düşen toprak miktarı ortalam 15 hektar olurken, bir Çeçen ailesine sadece 3.3 hektar toprak kalmıştır.
Şubat 1917’de Rusya’da monarşinin yıkılması ve Ekim 1917’de Baolşeviklerin iktidarı ele geçirmesi üzerine Kuzay Kafkasya’da bağımsızlık hareketleri güçlendi ve 11 Mayıs 1918’de Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti ilan edildi. (Bu dçnemde General İsmail Berkok komutasındaki Osmanlı ordusu yardım amacıyla Dağıstan’a kadar gelmesine rağmen Mondros Mütarekesi ile geri çekilmek zorunda kaldı.) Fakat Kuzey-batı Kafkasya’da güçlü olan çarlık rejimi tekrar kurmayı hedefleyen ve “bir bölünmez Rusya” sloganı ile hareket eden General Denikin komutasındaki ordular saldırıya geçti. Şubat 1919’da çarlık yanlısı ordular Çeçenistan’ı işgal etti. Beyaz ordularına karşı Eylül 1919’da Şeyh Uzun Hacı’nın liderliğinde bvaşlayan ayaklanma Şubat 1920’de başarıyla sonuçlandır. Fakat bu kez de Mart 1920’de Bolşevikler Çeçenistan’da yönetime geldi. 1920-21 ve 1930-32’deki anti-bolşevik ayaklanmalar başarısızlılla sonuçlandı.