Türk köylüsünü "efendi" yerine getirmedikçe memleket ve millet yükselemez.
Memleket üretiminin artması, çeşitlendirilmesi için olduğu kadar herkes gibi köylünün de refah içinde yaşamasını temin için bir ( tesis kredisine ) ihtiyaç vardır. Bu görüş, büyük çiftlik ve arazi işletenlere ait olmayıp daha çok küçük çiftçileri ilgilendirir. Varlığından büyük iş tutarak büyük kâr yapmak için herşeyi borçla sağlamanın yolunu bulanlar genellikle üzücü sonuçlarla karşılaşmışlardır. Bu gibilere gerçek varlık ve ihtiyaçlarından daha çok kredi açmak ve böylece onları kötü neticelerle karşılaşmaya teşvik etmek uygun değildir.
Söz konusu tesis kredisinin köylüye nakit olarak verilmesinin uygun olmayacağı şüphesizdir. Bu amaçla ayrılacak para ile bağ ve meyva fidanlıklarının kurulması, yerli pulluk ve tezgah atelyeleri ve tohum ve hayvan ıslahı müesseseleri kurulması ve nihayet buralarda dağıtılacak maddelerin fiyatlandırılarak uzun vadelerle toplanması tercih edilir.
Bugüne kadar devam eden harpler ne yazık ki çiftçiliğimizi çok geri bırakmıştır. Bundan sonra bu gibi sakat hareketlerden kaçınacağız. Memleketin evlâtlarını uzun zamanlar silah altında bulundurmak suretiyle toprağında çalışmaktan, ailesi ile birlikte bulunup çalışmaktan mahrum etmeyeceğiz.
Türkiye'nin gerçek sahibi ve efendisi, hakikî üreticisi köylüdür. O halde, herkesten daha çok refah, mutluluk ve servete hak kazanmış ve lâyık olan köylüdür. (1922 )
Milletimiz çiftçidir. Milletin çiftçilikteki çalışmasını, çağdaş ekonomik önlemlerle en yüksek düzeye çıkarmalıyız. Köylünün çalışması sonunda elde edeceği emek karşılığını, onun kendi menfaatine olmak üzere yükseltmek, ekonomi politikamızın temel ruhudur. Bu nedenle; bir yandan çiftçinin çalışmasını arttıracak, daha yararlı duruma getirecek bilgilerin, teknik araç ve gereçlerin kullanılması ve yaygınlaşmasına çalışırken, diğer yandan, onun emeğinin sonuçlarından en iyi şekilde yararlanmasını sağlayacak ekonomik önlemleri ortaya koymaya çalışmak lazımdır. ( 1922 )
Memleketimizin ekonomik kaynakları bütün dünyanın hırslarını çekecek verim ve zenginliğe sahiptir. Halkımızın çiftçi olması, topraklarımızın dünyanın en bereketli topraklarından bulunması, maddi hayat için hiçbir endişeye yer bırakmamaktadır. ( 1922 )
Memleketimiz şu iki şeyin memleketidir: Biri çiftçi, diğeri asker. Biz çok iyi çiftçi ve çok iyi asker yetiştiren bir milletiz. İyi çiftçi yetiştirdik, çünkü topraklarımız çoktur. İyi asker yetiştirdik, çünkü o topraklara göz koyan düşmanlar fazladır... Bundan sonra da daha iyi çiftçi ve daha iyi asker olacağız. Fakat bundan sonra asker oluşumuz artık eskisi gibi başkalarının hırsı, şan ve şöhreti, keyfi için değil; yalnız ve yalnız bu aziz topraklarımızı korumak içindir. ( 1923 )
Çiftçilerimizin gayretiyle memleketimizin verimli tarlaları birer kalkınma kaynağı olacaktır. Şüphesiz bu kalkınma kaynaklarını dünyadaki düşmanlara karşı savunma için kıymetli bir ordumuz da bulunacaktır. ( 1923 )
Milletimiz çok büyük elemler, mağlûbiyetler, facialar görmüştür. Bütün olanlardan sonra yine bu topraklarda bulunuyorsa bunun temel sebebi şundandır: "Çünkü Türk Çiftçisi bir eliyle kılıcını kullanırken diğer elindeki sapanla topraktan ayrılmadı. Eğer milletimizin büyük ekseriyeti çiftçi olmasaydı biz bugün dünya yüzeyinde bulunmayacaktık. ( 1923 )
Kılıç kullanan kol yorulur, nihayet kılıcı kınına koyar ve belki kılıç o kında küflenmeye, paslanmaya mahkûm olur. Fakat sapan kullanan kol gün geçtikçe daha ziyade kuvvetlenir ve daha çok kuvvetlendikçe daha çok toprağa malik ve sahip olur. ( 1923)
Kılıç ile zafer kazananlar, sapanla zafer kazananlara mağlup olmaya ve bunun sonucu yerlerini onlara bırakmaya mecburdurlar. ( 1923 )
Tarımın kıymetini, önemini köylüye anlatmak ve gerçekten en çok faydayı sağlayacak faaliyete yöneltmek için ona ilim vermek, ona öğretmek lazımdır. ( 1923 )
Memleketimiz tarım memleketidir. Bu itibarla halkımızın çoğunluğu çiftçidir, hayvan yetiştiricisidir. Bundan dolayı en büyük kuvveti, kudreti bu sahada gösterebiliriz ve bu alanda önemli girişimlerde bulunabiliriz. ( 1923 )
Ben de çiftçi olduğumdan biliyorum, makinasız ziraat olmaz. El emeği güçtür. Birleşiniz, birliklerle makina alırsınız. Senede yüz dönüm çalışır, on misli eker, yüz misli elde edersiniz. Bir de toprağa sevdiği tohumu bulup atmalıdır. Memleketimiz çiftçi memleketi olmaya henüz hak kazanmamıştır. Ziraat memleketi olacağız. Bu da ancak makinalı ziraatle olur. ( 1925 )
Makinesiz tarım olmaz. El emeği güçtür. Birleşiniz. Birliklerle makine alırsınız. Senede yüz dönüm ekeceğinize on misli, yüz misli fazla ekersiniz. Memleketimiz gerçek çiftçi memleketidir. Henüz bu hususa tam halk kazanmış değiliz. Fakat tarım memleketi olacağız. Bu da makine ile olacaktır. ( 1925 )
Her Türk çiftçi ailesinin, geçineceği ve çalışacağı toprağa sahip olması mutlaka lazımdır. Vatanın sağlam temeli ve gelişmesi buna bağlıdır. Bundan fazla olarak büyük araziyi modern araçlarla işletip, vatana fazla üretim temin edilmesini teşvik etmek isteriz. ( 1929 )
Çiftçiye arazi vermek de hükümetin devamlı olarak takip etmesi gereken bir konudur. Çalışan Türk köylüsüne işleyebileceği kadar toprak temin etmek memleketin üretimini zenginleştirecek başlıca çarelerdendir. ( 1929 )
Çiftçilerimizi kredi, üretim kooperatifleri gibi ekonomik kuruluşlara kavuşturmak ve bu kurluşları ilerletmek ve geliştirmek gayedir. Küçük sanat sahibi esnafı zorluk ve zayıflıktan kurtarmak ve onları daha kuvvetli, güvenli bir duruma getirmek için gereken kredi müesseselerini yaratmak düşündüğümüz esaslı noktalardan biridir. ( 1931 )
Bir köylü ev sanayii kurulması için çareler düşünmek akla gelir. Bizde köylü, evine, aile ve çocuklarının yaşanmasına gerekli olan yiyecek, içecek ve herkes gibi giyecek için para sarfetmemelidir. Köylü ailenin, elbisenin aba ve kaba bez dokuma tezgahı, sabanı gibi olmalıdır. Bu esasın yaygınlaştırılması ileriye ait bir ideal olmakla beraber, bu gayeye varmak için tedbirler düşünmek ve teşebbüslerde bulunmak çok lüzumludur. Aksi takdirde herşey yolunda gittiği zaman ancak yaşayabilen ve memleket nüfusunun üçte ikisini oluşturan bu insanlar hava gibi, tarım hastalıkları gibi ve nihayet piyasa gibi tesirlerin müsaade etmemesi halinde bütün kusuru hükümete ve vergilere yüklemekten çekinmeyeceklerdir. ( 1931 )
Hasattan sonra ele geçecek ürün köylünün parası demektir... Para değerinin düşmesine karşı tedbir alındığı gibi; memleketimizin durumuna göre tahıl değeri üzerinde de daima hassasiyetle teklifler hazırlayacak bir büronun hizmeti yararlı olur. ( 1931 )
Büyük çoğunluğu oluşturan köylü çiftçimizin incelediğimiz hayatını şu üç esasa dayandırmak lazımdır.
Köylü, ailesiyle yaşamak için, yemek, içmek, giyinmek ve zorunlu ihtiyaçlarını temin etmek ihtiyacındadır. Yiyip içeceği ve giyeceği maddeleri ideal olarak kendisi üretmeli ve imal etmeli ve hayat için para karşılığında sağlayacağı şeyler asgari cins ve miktarlarda tutmalıdır. Bu şekilde köylü geçirdiği üretim yılının borcunu ödedikten sonra kendi hesabına ufak bir tasarruf da yapabilmelidir.
Köylü üretim için lazım olan yeterli krediyi, en uygun faiz ile ve malını paraya çevireceği zamana kadar ödemek zorunda kalmadan bulmalıdır.
Köylü ve hatta büyük çiftlik ve arazi sahipleri ürünlerini ölü fiyatla alacaklarına teslim etmeye veyahut piyasanın en uygun olmayan zamanlarında aracılara satmaya mecbur olmamalı, aradaki birçok aracılara kâr etme imkânı sağlanmaksızın doğruca tüketici piyasaya arzedecek veya mümkün olduğu kadar az aracı ile ana piyasaya yaklaşabilecek bir teşkilata sahip bulunmalıdır. ( 1931 )
Genel ekonomik koşullar ne olursa olsun, köylüyü sade yaşmında gerekli olan vasıtalarla donatacak yine düşük faizli ve uzun vadeli bir tesis kredisi temin etmek(tir).
Çiftçileri, yılın ürününü paraya çevirmeleri mümkün olan zamandan önce borç ödemeye mecbur etmeyecek esaslı usuller koymalı(dır). ( 1931 )